İstasyon Parkı üzerinde güneş yavaş yavaş yükselirken, Koyun Yolunun tozlarına bata çıka yürüyüp, Konya Yolu’na ulaştım.

Ayaklarımdaki tozları, ayaklarımı birkaç kez yere hızlıca vurarak; paçamdaki tozları da ellerimle çırparak, bahçelerin arasından ilerleyip, Pancar Dairesine vardım.

Buradan sağa yönelerek, Gazi Mustafa Kemal İlkokulunu geçip, Hisar Mahallesinden gelen yolun, İsmet Paşa Caddesiyle kesiştiği yer olan Hacı beyler çeşmesi ve Karaman Halk Kütüphanesi önünde bir müddet durdum.

İbikli bakkalın camına astığı cizili şekerleri seyrettim. Aktekke Cami ve Lel Hamamını geçtikten sonra bisikletçi Ali efendinin patlayan bir için patladığı yeri önündeki su kabında arayışını dikkatle izledim.

Karaman Odun Pazarına girdim.

Evet, Karaman Odun Pazarı, Karaman ekonomisinin kalbinin attığı yerdir.

Nalbant Nebi’nin bir kır atı nallayışı dikkatimi çekti. Çopur Musa’nın dükkânının önünden geçtim. Arabacı Hasan Ustanın önündeki arabanın tekerlerini yeşile boyadığı sırada: dükkânından çekicin demire vuruluşunda çıkan sesleri duydum.

Odun Pazarı ile Semerciler Sokağı’nın kesiştiği yerdeki sayaç dükkânının önü mavi renkli boncuklar ve çeşitli renklerde derilerden oluşan atların süslendiği yerlerden hızlıca geçtim.

Odun Pazarından İsmet Paşa Caddesine gidilecek olan sokağın başındaki etli ekmek dükkânından kokular geliyordu, acıktığımı hissettim.

Keçecilerin helvacı dükkânlarının camekânlarına asılı sucuk ve pastırmalara uzunca baktıktan sonra İsmet Paşa Caddesine çıktım.

İş Bankası ve Çelebilerin sinemasının önünden de geçerek, okula ulaştım.

Bahçede basketbol oynayan Sabahattin ve İdris kıvrak ve süratli oyunlarını doya doya izledim.

Acıktım.

Kantinden çeyrek ekmek içine çimen sürdürdüm. Duvarın üzerine oturup, yedim.

Ders ziliyle birlikte sınıfa girip, yerime oturdum.

Hiçbir arkadaşımdan tepki gelmedi.

Öğretmen sınıfa geldi. Kürsüye oturdu. Defteri imzaladıktan sonra:

“Çimen kokusu geliyor. İçinizde çimen yiyen mi oldu?” diye sordu.

“Ben yedim Hocam.”

“Hemen dışarıya çık!”

“Neden Hocam?”

“Çimen yemişsin.”

“Hocam okula gelirken Keçecilerin helvacı dükkânının önünden geçtim. Camekânlarına sucuk ve pastırma asmışlar. Param olsaydı, sucuk ve pastırma yer, öyle gelirdim okula. Karnımı doyurmak için sadece çimen ekmek yiyeceğim kadae param vardı.