Hatuniye medresesinin önünden geçerken dururum. Taç kapısının mermerlerindeki işlemelerin gizlerini düşünürüm.
Mermere can veren ustalara, düşsel de olsa sorular sorarım. Resmin yasak olduğu dönemde, bu el emeği, göz nuru dökerek yaptığınız mermer çiçekler, yüzyıllardır, solmadan günümüze gelmişler. Geleceğe doğru da gidecekler. Gene Tunç kapının girişine göre, sol alt temel taşını da sevecenlikle izlerim. Yazıttır bu yazıları Latince listralıların ( bizim ilisıra ) imparatorlarına saygı için diktikleri yapıttan bir parça. Roma ve Karaman üst üste. Bunlar işin güzel yanı. İki hatta üç çirkinlikte sırıtıp durur.

Birincisi sözüm ona yapılan restorasyondur. Bir yapıtı, aslına zarar vermeden, bozulan dökülen yerlerinin aslına uygun onarmak, eski konumuna getirmektir. İşin aslı böyleyken, Hatuniye'de restorasyon yapılmamış, Göz göre göre cinayet işlenmiştir. Cinayet yeri ve öldürülenin cesedi, hala yerli yerinde durmakta. Yıllardan beri, Ucube restorasyon bizlere sırıtıp durmakta. Osmanlı Sultanı I. Murat'ın kızı Yıldırım Beyazıt'ın kız kardeşi Melek Hatun'un Eğitim yeri olarak yaptırdığı, halka vakfettiği uçağın Üniversitesi, vakıf yöneticileri tarafından kiraya verildi. Evet, yanlış okumadınız lokanta olarak peşkeş çekildi. Kimler burada yemek yemedi? Afiyet olsun demeyeceğim. Yazıklar olsun diyeceğim. Gel zaman git zaman medrese Bu kez okumaz söyleyişi ve çay içme yerine dönüştürüldü. Belediye kitap kurdu, çay ve gofret dağıttı. İşler gene iyi gitmedi. Laklakçılar ve beleşçiler işin cılığını çıkardılar. Onca kitaptan birini bile alıp, okumadılar. Bunun üzerine veya bilmediğim nedenlerle bina boşaltıldı. Kapısı kilitlendi. İçeriye girmek, tarihle içli dışlı olmak isterseniz bile olanak bulamazsınız. Bakımsızlıktan, Yağan yağmur suları temellerine dek sızdı. Yabani otlar çevreyi sardı. Yiğit bir belediye görevlisi, her şeyi göze alarak damdaki tozu, toprağı, otları temizletti. Gerçek yetkili ve sorumluların yapması gerekeni Yiğit belediye çalışanı yaptı. Şimdiki durumu nedir bilemiyorum. Girip araştırma olanağım yok. Sanırım aynı boş vermişlik, medreseyi kendi başına bırakmıştır. En çok üzüldüğüm şey, Nefise Sultan Hanım'ın türbesinin akıntıdan zarar görmesi.