Şu anda Karaman’ı ikili boyutta yaşıyorum dersem, inanmazsınız. Olabilir. Ben gene de gerekçeyi yazayım. Hasan Pınarbaşı‘nın “Karaman’ın geçmiş 50 yılı ve tanınmış kişilerini okuyorum. Salt okumakla kalmıyorum. Yorumluyorum da. Anlatılanların biri beni 3500 yıl öteye götürüyor, desem yine inanmayacaksınız. Yazının başlığı tangudu tungudu.

Hititlerin egemen olduğu eski Çağ’da geçiyor olayımız. Ay ve güneş tutulması gerçekleştiğinde, Hititli halk, ay ve güneşin cinler tarafından boğulduklarını sanıp, davullar çalıp, bağırıp çağırarak, cinleri korkutup, ay ve güneşin boğulmasını önlemek istermiş. O çağlar da büyü, cinlere inanma geçerliymiş.

Gelelim günümüze, Pınarbaşı anlatıyor: Ay ve güneş tutulması radyo ve minarelerden duyurulduğunda herkes teneke ve sopasını alarak damlara çıkardı. Tutulma anı gerçekleşince, tenekeler tangudu tungudu diye dövülürdü. Silahı olanlar silahını, tüfeği olanlar kuru sıkı doldurdukları tüfeklerini ateşlerdi. Mum yakılıp isiyle camlar karartılıp bakılırdı. Silah atanlara sorduğumda “gürültüyü duysun da bıraksın”, derlerdi. Tutulma zamanı yaşlılar ellerine Kur’an alıp, başlarlardı dua okumaya. Tutulma sona erince, yine silahlar patlardı. “Seviniyoruz, ay veya güneş kurtuldu” derlerdi.

Fatmaoğlu Sokağı’nda 50 aile aptal (Çingene) darbuka, keman, davul ve zurna çalarak kurtarmaya katılırlardı.
Bazı yaşlı nineler mısırdan diş bulguru pişirirlerdi. Üzerine Afyon tohumu, fıstık içi, menengiç döküp ay ve güneşi kurtaranlara ikram ederlerdi.

Telefoncu Kemal ağanın eşinin, tutulmayı önleyecek yöntemi başkaydı. Çelebi mescidinin çeşmesi yanındaki penceresine elindeki bez parçasını, sürekli olarak bağlayıp çözerdi. Dualar okurdu. Gerekçesi şöyleydi: “Bağlananın hemen çözülmesi gerekir, bunun için bezi bağlayıp bağlayıp çözüyorum” derdi. Hey gidi günler hey..