Geçenlerde Karaman’daydım. Günübirlik gittim. Şehri gezme fırsatım olmadı. Kütüğü kaldırılmış Kütüklü Parkı bile göremedim. Kütükten rahatsız olanlar varmış ki, sürgün edilmiş. Kâmil Uğurlu’nun belediye başkanlığı dönemini hatırlatıyormuş. Hatıralarla aramız hoş değil. Maalesef bu durum sadece Karaman’a özgü değil.

Aktekke çevresindeki kaldırımlar sökülmüş. Etraf toz duman. Bazı yerlere parke taşlar yığılmış. Belediyecilikte asfalt yapımı ve kaldırım yenileme çalışmaları eski yıllardaki gibi övünülecek işler arasında yer almıyor. Rutin işlerden. Şehir botoksu, şehir makyajı da olabilir, estetik zorunluluk da.

Kaldırımlar yenilensin. Sonra işgalden kurtarılsın. Kaldırımların yayalara ait olduğu artık kabullenilsin. Kaldırımlar esnafın işyerinin devamı değil, iş yerinin uzantısı veya vitrini hiç değil. Kaldırımlar vatandaşa, yayalara ait. Gereği yapılsın. Sorumlular görevini yapsın.

Karaman’ın ‘Altın Üçgen’i, Aktekke Camisi’ni de içinde barındıran İmaret’ten Millet Bahçesi’ne, Karaman Kalesi’ne, Birinci ve İkinci İstasyon caddelerinden Gazi Kültür Merkezi’ne uzanan alandır. 500 dönümden küçük olduğunu tahmin ettiğim Altın Üçgen’de beş cami, bir meydan, dört park, bir kümbet, bir hamam, iki müze, bir medrese, bir okul yer alır.

Aktekke Camisi, şehrin manevî ikliminin barometresi. Aktekke’nin ruhaniyeti şehrin en değerli hazinesi. Anıt ağaç olarak tescillenen çınarı, bahçesindeki mezarları ve derviş hücreleriyle dikkati çeker. Aktekke’nin 35 metrelik yola uzanan tarafında bir şadırvanı var. Yaz aylarında şadırvanın etrafında aptes alan müminler sıralanır.

Şadırvanın, Aktekke’nin güzelliğine yakışır bir yapı olmadığını düşünür, bir gün yeni bir şadırvan yapılacağını hayal ederdim. Olmadı. Oysa Karaman’da mermeri nakış nakış işleyen taş ustalarımız, sanatçılarımız var. İnşallah bir gün şadırvan da yenilenir.

Şadırvan girişinde bir bank görürdüm. Burası günübirlik iş arayanların toplanma yeriydi. Sabah ezanının ardından onlarca kişi burada beklerdi. Organize Sanayi’deki fabrikalarda çalışan işçilerin servis araçları da vardiyalı personeli buradan alırdı. Şartların doğurduğu bir durak.

Durakta boyası gitmiş, rengi solmuş, ahşabı şişmiş bankta oturanlar olurdu. Bazı kişiler ise duvarda adeta tüner gibi otururdu. Şimdi aynı yere bir de koltuk getirilmiş. Kaldırımda üçlü koltuk. Şaka gibi. Kimsenin dikkatini çekmez mi? Aktekke’ye bu görüntü yakışır mı? Kaldırımlar çöpe gidecek malzemenin mezarı mı?

Hizmet bir bütündür. Bankların bakımı unutulmasın. Kaldırımlara koltuk konulmasına göz yumulmasın. Altın Üçgen’e sahip çıkılsın.