Zaman geçtikçe değişen yeme düzenimiz bugünlerde tehlike altında. Sağlığımızı koruyabilmek oldukça güçleşmiş vaziyette. Temel ihtiyaçlarımızdan biri olan yemek yeme faaliyetimiz günümüzde açlık sınırı altında olan bireylerde sadece karnı tok tutmak pahasına yapılan bir rutin oldu. Sağlıklı diyebileceğimiz temel gıdalar; meyve ve sebzeler, bakliyatlar ve süt ürünleri bile artık zararlı.

Geçmişe gittikçe günümüzde üç öğün olan yemek yeme düzeni iki öğün ve bir öğüne kadar iniyor. Öğün sayısının bir veya birden fazla oluşunu farklı görüşlerle tartışabiliriz. Fakat bu farklı bir yazının konusu olur. Bu yazımın konusu: Sağlığımızın nasıl tehlikede olduğunun tükettiğimiz besinler yönünden küçük çaplı incelenmesidir.

Öğün sayısından yola çıkarak bir olduğu zamanlar av-avcı ilişkisinin olduğu, parasız sağlıklı bir et tüketebildiği zamanalar da diyebiliriz. İki öğüne geçilen zaman insanların geliştiği çağa tekabül ediyor. Birçok yiyecekten mahrumsada sağlıklı yiyeceklerle beslenebiliyor. Son yüzyıllarda ise öğün sayısının en fazla olduğu ve sağlıksız besinin de en fazla olduğu dönem diyebiliriz. Zincir marketlerde janjanlı paketlenmiş ürünler, küçüklüğümde görüp yiyemediğim tropikal meyveler ve dahası reyonları süslüyor. Satışa sunulmuş yiyecek ve içecekler dış güzelliği olup iç güzelliğini yok etmiş insanlar misali. Meyve ve sebzelerin üretiminde kullanılan ilaç fazlalığı ürünlerin ülkemizden ihraç edilemeyip bize farklı yöntemlerle paketli olan başka bir üründe kullanılmasıyla veya direkt kendisi raflarda yerini alıyor. Paketli ürünlerdeyse içerikleri fazlasıyla şok ediyor. Örneğin bir soğuk çay almak için markete gittiğinizde soğuk çayın içeriğini okumanız sizi soğu çay alma isteğinden vazgeçirecektir. İçeriğinde adında olan çay içecekte yüzde bir oranında ekstraktı olarak bulunmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı kendi sitesinde belirli kıstaslarda usulüne uygun olmayan satıştaki ürünleri yayımlıyor. Lakin ben bunu yeterli bulmuyorum. Çünkü ürünler raflarda bulunmaya yani satışı yapılmaya devam ediyor. İçerikleri yanlış yazılmış ürünler de farkında olmadığımız kadar fazla. Sağlıksız gıdanın marketlerden ziyade bize sunulduğu diğer yerler ise kafeterya ve restoranlar, ihraç edilememiş olan insanların tercihen sevdiği birçok ürün arık bir kahve çeşidinde, bir pastanın kremasında ya da bir yemeğe farklı bir tat ekleme adı atında tüketiciye pazarlanıyor. Öğünümüzün fazlalaştığı ama sağlıksız beslendiğimiz günlerde yediğimiz yemekler hastalıklara daha hızlı sürüklüyor. Artık diyabetimizin olması çok normal karşılanan bir hal aldı.

Yiyecek ve içeceklerin dışında beslenme sağlığımızı tehlikeye sokan diğer sebeplerden biri yeme içme yerlerinde yeterli kontrollerin yapılmamasıdır. Son haftalarda gündeme gelen haberlerden kaynaklı zabıtalar denetimleri arttırdı. Ne yazık ki önlem alınması için büyük bir olayın meydana gelmesi gerekiyor. Son haftalarda yapılan denetimlerin kamuoyu ile paylaşılması halkı bilinçlendirirken bir yandan şok edici etkiler bırakıyor. Sosyal medyada ise gönüllü olarak insanlara sağlıksız sunulan yeme içme yerlerini duyuran kişilerin bulunması bizim için oldukça faydalı oluyor. Yapılan denetimlerde yere temas eden etler, mutfak alanında tüketilen sigara, kurtlanmış yiyecekler, paslanmış ve temizliği yapılmamış araç gereçler… bu etiksizliğin yanında ham madde olarak kasaptan alınacak ette bile farklı bir düzenek kurulmuş olması esnafa olan güveni sarsıyor. Gözümüzün önünde yapılan hile bazı fabrikalarda daha çok suistimal ediliyor. Şahit olunan örneklerden kaynaklı denetimlerin arttırılması gerekiyor.

Kaliteli bir kolye almak istiyorum. Zinciri sağlam olmalı ki kopmasın. Denize gireceğim, çelik olmalı paslanmasın. Boynumu da kızartmasın altın olsun. Demem odur ki insan hayatı ve sağlığı ucuz olmamalı.