Karaman'ımızın eski kasap hali şimdiki belediye iş hanının olduğu yerde yani eski sebze hali ile bitişik idi. Kasap halinin yapısı tamamen taş bina olup 3 giriş kapısı, orta yerde havuzu, havuzun üst kısmına bakan yeri de camlı kubbeli aydınlatması ve yeri de tamamen parlak büyük taşlarla döşenmiş bir mekândı. Bildiğim kadarıyla tam 20 dükkân mevcuttu.
Kasap hali ve sebze hali esnaflarıyla yıllar boyu komşuluk ilişkilerimiz yanında hoş sohbetlerim de olmuştur. Benim iş yerim (FOTO RENK) her iki halle arası 8 metre ancak vardı. Bu vesileyle de yıllar sonra hatıraların hatırına da olsa birkaç kelimelerle buraları yazma duygusu hâsıl oldu.
Kasap halinin Yunus Emre Caddesi'ne bakan yani Güney kısmında da esnaflar var idi. Bu esnaflar; Berber Kılbasanlı Mustafa, Bakkal Ziya Kağnıcı, Aktar Hüsnü Bilgin, Saatçi Mehmet Altan, Berber Nazmi Soytürk, Berber Hayri Mercan, Ayakkabı boyacısı Lostra Salonu Mehmet Aydın ve kardeşi Ahmet'in iş yerleri vardı. Bu lostra salonunun ilk açılışının ayakkabısını boyattıran da rahmetli Birol Kuytan ve babası Ahmet Kuytan idi. Hatıralar ve anılar bol yazmakla bitmez ve sizleri yazılarımla fazla sıkboğaz etmek istemiyorum.
Kasap halinin küçük sebze haline bakan kapısına yakın olan üçüncü kapısının girişte pek de büyük olmamakla beraber dikdörtgen şeklinde derin bir havuzu var idi. Burada da kesilen koyun, kuzu ve keçilerin bağırsaklarını temizleyen ve kasap olan Ziya Ürulu vardı. Onun küçük oğlu ve kasap halinin maskotu sevimli olduğu kadar da ele avuca sığmayan oğlu Uğur Ürulu'nun de anıları ve hatıraları boldur. Bana da bol bol fotoğrafları göndermiştir. Ziya Ürulu nun 5 çocuğu olmuş bunlardan hayatta olan İmran ve Uğur diğer çocukları Hikmet, İbrahim ve Mehmet vefat etmişlerdir.
Eski kasap halindeki kasaplardan Kasap Haluk daha ziyade cezaevine, hastaneye ve askeriyeye et verdiği için büyükbaş hayvan etleri bulunurdu. Hemen karşısında ise Kasap Abidin Sapmaz ise halde hemen hemen tek kuzu eti satan kasaptı. Haldeki kasaplardan Dinç ve Kolata kardeşlerinde daha ziyade müşterileri memur ve lokantalardı. Kasap Ahmet ve Mehmet Karasipahi ile Yörük Mehmet ve oğlu Ömer Ün’ün ise müşterilerinin çoğu esnaf ve köylülerdi. Bu yazımda esnaflar arasında asla bir ayrım ifadesi olarak kullanmıyorum ve her biri ayrı değerdedirler. İş yerim Foto Renk bu her iki halede yakın olduğu için buradaki esnaflarla olan samimi ilişkilerim ve sevgi dolu anılarımı yazıyorum çünkü çok uzun ve hangilerini yazayım da diğerlerini daraltayım düşüncesindeyim.
Şehir merkezindeki sebze ve kasap halleri yıkılmadan önce bunlara yer arayışı ve yapımı yapıldı ve şimdiki Alparslan Türkeş parkının olduğu tüm alana büyükçe bir hal yapıldı. Bir kısmı yalnız Toptancılar Hali diğer kısmı ise yalnız Sebzeciler ve Kasaplar içindi. Eski haller yıkıldı buraya Kasap olarak Dinç Kardeşler ve Kolata geldi. Sebzeci olarak da Kara Mehmet, Fazlı Durak, Osman Terlemez, Osman Düzenli, Kemal Ciğer, Mustafa Gürbüzkol, Zaribabaoğlu, Laleli Osman, İlhan Güley gibi arkadaşlardı. Bunlar da birkaç yıl içerisinde fazla iş yapamadıklarından şehrin birçok yerlerine dağılmışlardır.
Bu yeni yapılan hal esnaflar tarafından fazla uzun yıl çalıştırılmayınca yıkılmaya mahkûm olmuştur. Burada görmekte olduğumuz gibi plansız, araştırmasız ve halkına danışılmadan yapılan eser ve hizmetlerin birer yarar değil zarar getirdiğini görmekteyiz.
Şimdi yeniden eski hallerimize dönelim. Sebze halini sizlere evvelki yazımda iyi veya eksiği gediğiyle bir şeyler yazmıştım ama bu iki hal esnaflar arasındaki komşuluk ve ticaret ilişkileri şimdilerde çok aranmaktadır. Ben sen değil bizler teorisi ile ve çalışması ile zamanın çok değerli birliktelikleri yanında yapılan şakalar, esprili konuşmalar ve hatta aldatmaca (1 Nisan şakası) takışmalar hep hoştu güzeldi.
Eski kasap halindeki taş yapılaşmadan dolayı ve eski yıllarda buzdolapları olmadığı için bütün etler kapı girişlerine, dükkanın ön camlarının olduğu yerlere veya içerideki tezgahların üzerinde uzunca direklere asılı olan kancalara takılı olarak asılırdı. Müşteri geldiği zaman istediği yerden etini beğenir ve alır giderdi. Kasap haline ilk buzdolabını getiren kasabamızda Mehmet Karasipahi olmuştur. Sonraki yıllarda pek getiren olmadı Ve zaten halin yıkılma kararı çıkınca da işler daha da bozuldu.
Kasap hali olur da Karaman'ımız o yıllarda balık yer miydi acaba? dersiniz. Haklısınız şehrimizde ilk balıkları getirip satışlarını Kasap Hali içerisinde ve Molla Fenari Caddesi'ne bakan bağırsakçı ve kelle satıcısı Ziya Ürulu'nun yanı başında tezgahlarda satışlarını yapıyorlardı ki bu kişiler üç kardeş Yalçın, Yavuz, Mehmet Babaoğlu idi. Bu kardeşlerin sattığı sazan balığı yanında Karaman'da ilk deniz ürünü balıklarını da getirip satan kişilerdi.
Eski yıllarda Karaman'da bildiğim kadarıyla yalnız tatlı su balığı olan sazan balığı idi. Bu balıklar yakın göllerden ( Süleyman Hacı Gölü) ve derelerden tutularak kasap haline veya eski odun ve buğday pazarına getirilir halk oralardan alarak evlerine götürüp yerlerdi.
Zaman ve yıllar geçtikçe de şehirleşme büyümesi nüfusun artması olayı ile kasaplar, sebzeciler balıkçılar da çeşitli semtlerde iş yerleri açarak nafakalarını çıkarıyorlar. Artık ne yazayım ki yenilikler karşısında. Bizler sizlere belki bu yazdıklarımız ve anlattıklarımız yenilikler karşısında yalan olabilir. Yaşanmış ve yapılmış hiçbir şeyin yalanı veya yanlışı yoktur. Her şey gerçektir..
Gelelim Kasap halindeki esnaflarımız kimlermiş ve onlardan Allah'ın rahmetine kavuşanlara nurlar içinde yatmaları ve ruhlarının şad ederek anarken sağ olan çocuklarına ve torunlarına da uzun ömürler dilerim..
Eski Kasap Halil Esnafları; Kasap halu- Abidin Sapmaz- Mehmet Dinç - Ana Kadının Niyazi -İsmail Kolata -Kayserili Mehmet- Talat Kolata -Yörük Mehmet ve Ömer Ün -Mehmet Kurt -Ahmet ve Mehmet Karasipahi -İbrahim Dinç- Hasan Dinç- Süleyman Kolata- Ziya Ürulu- Ahmet Gürsoy -Kürt Mehmet-Mehmet Babaoğlu- Mustafa Dinç -Hasan ve Ahmet Gürsoy kardeşlerdi.
Benden bu kadar demeyeceğim yeni yazdığımda görüşmek üzere sizlere sağlıklar dilerim..