Merhaba değerli okuyucular.

Bu hafta köşemizde Anayasamız kapsamında düzenlenmiş olan ifade özgürlüğü kavramından bahsedeceğiz.

İfade özgürlüğünden bahsetmek için öncelikle düşünce kavramından bahsetmek gerekiyor. Tdk düşünceyi “düşünme sonucu ulaşılan, düşünmenin ürünü olan görüş “ olarak tanımlamış. Yani düşünce en kısa tanımı ile bir görüştür.

Anayasamız 25 maddesinde düşünce kavramından bahsedilmiş ve “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” Hükmü düzenlenmiştir.

Maddeye göre düşüncenin bir özgürlük olduğu belirtilmiş ve hiçbir şartta kişinin düşüncesi nedeniyle kınanamayacağı veya suçlanamayacağı belirtilmiştir.

Anayasamızın 26. Maddesinde ise bir önceki maddede tanımlanan düşüncenin açıklama ve yayma hürriyetinden bahsedilmiştir. Maddenin ilk fıkrasında ‘’ – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Denilerek düşüncenin dile getirilmesinin de serbest olduğunu hüküm altına almıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ( AİHS) ise ifade özgürlüğü kavramından bahsetmiştir. Sözleşmenin 10. Maddesi kapsamında ifade özgürlüğü “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüş sahibi olma, bilgi ve düşünceleri edinme ve yayma özgürlüğünü içerir. Bu Madde devletlerin yayıncılığı, televizyon veya sinema işletmelerini izin alma koşuluna bağlamasını engellemez.”Maddesi ile bu hakka herkesin sahip olduğunu belirlemiştir.

Bu iki yasal düzenleme kapsamında ifade özgürlüğünün sınırları her olay özelinde ayrı değerlendirilmekte olup Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan çalışmalarda bazı ölçütler geliştirilmiştir. İfade özgürlüğünün kapsamı ifadenin içinde bulunduğu konular itibari ile yorumlanmıştır. Bunlara örnek vermek gerekirse ;

  1. Siyasi ifadeler : Avrupa insan hakları mahkemesi ( AİHM) karalarında ifade özgürlüğüne ilişkin en çok başvuru siyasi ifadeler açısındadır. Mahkeme bir kararında siyasi tartışma özgürlüğünün tüm demokaratik sistemlerin temel ilkesi olduğunu belirtmiştir. Demokrasi ifade özgürlüğü ile gelişir. Daha önce bahsettiğimiz üzere hukukun bir çok alanında her olay kendi şartları içerisinde ayrı ayrı değerlendirilir. Örneğin : Anayasa Mahkemesi ise bir kararında “belediye veya belediye başkanı kullandıkları kamu gücünden dolayı kendilerine yöneltilmiş en ağır eleştirileri bile hoşgörü ile karşılamak zorundadır.” Şeklinde karar vermiştir.
  2. Sanatsal ifadeler : İfade veya düşünce açıklama şeklinin mutlaka yazı ya da konuşma vasıtası ile olması gerekmemektedir. İnsanlar düşüncelerini sanat yolu ile de ifade edebilirler. Bununla ilgili olarak AİHM tarafından verilen bir kararda sanat faaliyeti ile uğraşan bir topluluk Avusturya’da yaptığı bir sergide Rahibe Teresa, bir kardinal ve bir parti liderinin çıplak tasfirini içeren bir tabloyu sergilemiştir. Bunun akabinde açılan davada mahkeme sanatsal özgürlüğün önemli olduğunu ve hiciv olarak yapılan eserlerin amacının genel itibari ile zaten doğal olarak kışkırtmak olduğunu beyan ederek tablonun ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna karar vermiştir.
  3. Akademik ifadeler : İfade özgürlüğü bağlamında akademik ifadeler de değerlendirilmektedir. Aihm kararlarında akademisyenlerin çalıştıkları kurum veya sistem ile ilgili görüşlerini istedikleri gibi ifade edebileceğini, bunun ise “akademik özgürlük” anlamında önemli olduğunu beyan edilmiştir.
  4. Ticari ifadeler :Ticari hayat içerisinde önemli yer kaplayan reklamlar da Avrupa insan hakları mahkemesince tartışılmıştır. Her ne kadar ticari ifadelere ilişkin bir koruma öngörülse de bu koruma sanatsal ve siyasi ifadelere göre daha zayıftır. Ticari ifadeler açısından inceleme haksız rekabetin oluşması ve ticari alıcıları kandırma amacı içermesi durumlarında ifade özgürlüğü olmadığına yönelik kararlar bulunmaktadır.

Bu ifadeler dışında, şiddet teşviki, dine ve ahlaka ilişkin ifadeler ve nefret söylemi içerip içermediği tartışılan ifadeler de Anayasa mahkemesi ve Avrupa insan hakları mahkemesinin ifade özgürlüğü alanında karar verdiği alanlar olmuştur.

İfade özgürlüğü ile bağdaştığı belirtilen ve kararlarda tartışılarak, kabul edilen bazı hak ve özgürlükler de bulunmaktadır. Bunlardan bir kaçını da kısaca özetlemek gerekirse:

  1. Belirli bir görüşe sahip olma : İfade özgürlüğünün görünüş biçimlerinden birinin görüşler olduğunu beyan etmiştik. Örneğin öğretmen kabul edilen kamu görevlileri zaman zaman hakları için sendika ve sendikaların yakını olan siyasi partilere üye olmaktadır. Hukuka uygun şekilde kurulmuş ve hukuka uygun faaliyetler yürüten bir partiye bir öğretmenin üye olmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Zira öğretmen de kamu görevlisi sıfatı ile birlikte ülkede yaşayan bir vatandaş olup seçimlerde oy kullanma hakkına sahiptir. İşte tam da bu nedenden dolayı bir görüşe sahip olmak ifade özgürlüğüdür.
  2. Haber ve düşüncelere erişim hakkı : Özellikle medya bağlamında gündeme gelen bu hak, sadece basının haber verme ve yayma hakkını korumamakta aynı zamanda demokrasinin gerçekleşmesi adına halkın da haberlere ve düşüncelere erişiminin de olması gerektiğini belirtmektedir.

Bu haklar dışında bilgi edinme hakkı,özel hayata saygı hakkı,cevap ve düzeltilme hakkı ve ispat hakkı da ifade özgürlüğü ile alakalı kabul edilmekte olup anayasa mahkemesi ve Avrupa insan hakları mahkemesi kararlarında belirtilmiştir.

Kısaca ifade özgürlüğü kavramından örnekler vererek bahsettik. Daha önce belirttiğimiz üzere hukuk içerisinde bir çok alanda her somut olay yaşandığı dönem, yaşandığı şartlar, yaşandığı yer gibi bir çok farklı unsur gözönünde bulundurularak kendi özelinde değerlendirilmektedir. İşte ifade özgürlüğü de bu şekilde farklı değerlendirilmelere tabi tutulmalıdır.