Bu hafta konumuzu son yapılan EYT düzenlemesinden sonra sıklıkla gündeme gelen hizmet tespiti davası olarak seçtik. Yazımızda bu davanın genel olarak özelliklerinden bahsedeceğiz.

Öncelikle hizmet tespiti davaları işverenlerin hizmet sözleşmesi ile çalışan işçilerinin, hizmet ( çalışma) sürelerini gerçeğe uygun şekilde ilgili kurumlara bildirmemesinden kaynaklanan davalardır. Uygun şekilde bildirmeme işçininin sürekli olarak çalışmasına rağmen giriş çıkış yaptırılması, uzun süreli çalışmasına rağmen daha kısa süreli sigorta yapılması, sigorta giriş tarihlerinin geç bildirilmesi ya da işçinin tamamen sigortasız çalıştırılmaması şeklinde olabiliyor.

İşçilerin çalıştığı dönemde sigortalı olmaları mevzuatımın en üstün nitelikteki kurallarını içeren Anayasa’mızdan kaynaklanmaktadır. Yürürlükteki Anayasa’mızın 60. Maddesi vatandaşların sosyal güvenlik hakkını güvence altına alır ve devletin bu konuda gerekli tedbirleri alması gerektiğini düzenler. Öyle ki bu haktan vazgeçmek mümkün değildir. Yani hiçbir işçi ben sigorta istemiyorum, bana sigorta yapmayın diyemez. Zira sosyal güvenlik hakkı kişinin vazgeçebileceği bir hak değildir.

Hizmet tespiti davası mahkemede açıldıktan sonra davanın görüldüğü mahkeme böyle bir dava açıldığını Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirir ve davanın bir tarafı olmasını sağlar. Dava açıldıktan sonra SGK görevlileri ilgili kuruma giderek teftiş yapmakta ve sigortalı başka işçilerin sigortasız olarak çalışıp çalışmadığını araştırır.

Hizmet tespiti davaları niteliği gereğince kamu düzenini ilgilendiren davalar olduğu için bu davalarda hukuken resen araştırma ilkesi dediğimiz bir ilke uygulanır. Yani mahkeme kendiliğinden harekete geçerek sigortasız çalıştığını iddia eden işçinin tanıkları ve işverenin tanıkları ile birlikte işçinin çalıştığını iddia ettiği dönemde o iş yerinde ve çevre iş yerlerinde çalışan başka işçileri kolluk kuvvetleri vasıtası ile tespit ederek dosyada tanık olarak dinler.

Dava sonucunda ise işçinin haklı olduğuna hükmedilirse sigortasız olarak çalıştırıldığı döneme ilişkin olarak işveren tarafından ödenmesi gereken primler Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tahsil edilir ve işçinin hizmetinin tespit edildiği süreler emeklilik hesabında dikkate alınır. Dava sonucunda işverenin eksik ya da hiç bildirim yapmadığı tespit edilirse işveren aleyhine ciddi bir para cezası da kesilir.

Son olarak hizmet tespiti davaları için hak düşürücü bir süre belirlenmiştir. Bu süreye göre davanın açılması gereken zaman sigorta priminin eksik ya da hiç ödenmediği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılmalıdır. Bu süre içerisinde açılmayan dava daha sonradan açıldığı takdirde hak düşürücü süre nedeniyle kabul edilmeyecektir. Beş yıllık hak düşürücü sürenin ise bazı istisnaları bulunmakta olup bu istisnalar sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır.