10–16 Mayıs Engelliler Haftası Üzerine

Her yıl Mayıs ayının ortasında bir “farkındalık haftası” daha gelir. 10–16 Mayıs Engelliler Haftası boyunca empati çağrıları yapılır, yüreğe dokunan hikâyeler anlatılır, duyarlı sözler sarf edilir. Sosyal medyada paylaşımlar artar, “hepimiz birer engelli adayıyız” sözü dilden düşmez olur.

Peki sonra ne olur?

Sessizlik.

Yine görmezden gelinen rampasız kaldırımlar, ulaşılmaz kamu alanları, eğitim ve istihdamdan mahrum bırakılmış hayatlar… Farkındalık sadece bir haftalık bir ajandaysa, bu durumun adı vicdan rahatlatma olur; değişim değil.

Gerçek empati, bir hafta konuşup yıl boyu susmakla sağlanmaz. Engelliler, toplumun dışında tutulan bir grup değil; bu toplumun eşit bireyleridir. Onları yalnızca fark etmek değil, seslerini sürekli duymak ve duyurmak gerekir. Çünkü onlar birer “ilham kaynağı” değil; hak sahibi yurttaşlardır.

Farkındalık bir kampanya değil, bir bilinçtir. Bir hafta hatırlayıp geri kalan 51 haftayı unutarak bu sorumluluk taşınamaz.

Empatiyle başlayıp sessizlikle biten bir hafta değil; eylemle devam eden bir yıl gerekir.