kgrthaber.com'un yazarlarından Ahmet Tek'in “Karaman’daki Hayalet Evler, Hayaller ve Gerçekler” isimli yazısı sizlerle...

Vali Çiçekli Her Yerde

Karaman Valisi Mehmet Fatih Çiçekli, göreve başladığı ilk günden şehrin tarihi dokusuna, sosyal ve kültürel altyapısına yönelik önerileri ve söylemleriyle gündemde.

Vali Çiçekli

Vali Çiçekli’nin vatandaşla iletişim kurma becerisi, özellikle samimiyeti, söylem ve önerilerine kulak verilmesinin sebeplerinden biri. Valilik haberleri sosyal mecralarda binlerce kişi tarafından takip edilir oldu. Daha önce ister valilerin açıklamaları, ister Valilikten yapılan duyurular olsun, Valilik çalışanlarının bile dikkatini çekmezdi. Bunlar en az tıklanan haberler arasında yer alırdı.

Bir sihirli el her şeyi değiştirebiliyormuş. Valiliğin Karaman tanıtımına yönelik görsellerdeki kalite ve izlenirlik bir anda arttı. Hem de kat kat arttı. Valilik tarafından paylaşılan haber içerikleri, Vali Çiçekli’nin ziyaretlerindeki diyaloglar, fotoğraf ve video çekimleri süper!

Kim emek veriyorsa alınlarından öperim. İlk kez profesyonelce işler görüyorum. Çıtanın giderek yükselmesi sizlerin de dikkatini çekmiştir. Şeffaflık ve samimiyet her devrin geçer akçesi.

Ahmet Hilmi Birand Caddesi

Ahmet Hilmi Birand Kimdir?

1970’lere kadar Karaman’ın en güzel evlerinin sıralandığı caddeyi hatırlayanların sayısının çok az olduğunu biliyorum. Burası Eski Hükümet Caddesi. Şimdiki adıyla Ahmet Hilmi Birand Caddesi. (Ahmet Hilmi Birand, 1864’teki Büyük Çerkes Sürgünü'nde Kuzey Kafkasya'nın Abzah yöresinden Karaman’ın Gökçe köyüne göç eden/sürülen Adigeler'in Brante Ailesi'ndendir. Avar beylerinden, hem varlıklı hem aydın bir kişiydi. Gökçe köyüne değil, Karaman'a yerleşti.1902-1908 yılları arasında Karaman’ın belediye başkanlığını yaptı. Karaman’a hizmetleri çoktur. 3’ü kız, 4’ü erkek 7 çocuk sahibiydi. Çocukları ve torunları devletin en üst kademelerinde görev aldı. Hikâyeleri ilginçtir. Oğullarından Hikmet Birand, Cumhuriyet’in ilk bitki sosyoloğu ve botanik profesörü, kızı Kâmran Birand İlâhiyat profesörüydü. Tıp profesörü olan Yusuf İzzet Birand Ankara Üniversitesi rektörlüğü ve İzmir'den Cumhuriyet Senatosu üyeliğine seçildi. Hikmet Birand’ın “Alıç Ağacı ile Sohbetler” ve “Anadolu Manzaraları” adlı iki kitabı vardır. Her evin kitaplığında yer alması gereken değerli kitaplardır. İş Bankası yayınlarından ve yıllardır çok satılan kitaplar arasındadır.)

Ahmet Hilmi Birand Caddesi’nin evleri, ne yazık ki yıllar içerisinde eskidi, yıprandı ve nihayetinde kaderine terk edilerek birer birer yıkılmaya yüz tuttu. Evlerin bu halini gören Vali Mehmet Fatih Çiçekli’nin yüreği cız etti.

Görünen köy kılavuz istemez: Evlere sahip çıkılmazsa bir süre sonra hepsi yerle yeksan olacak.

Vali Mehmet Fatih Çiçekli, Eski Hükümet Caddesi’ni yürüme güzergâhı yaptı. Yaklaşık 800 metrelik güzergâhta 35-40 evin restore edilmesinin Karaman için yararlı olacağına inandı. Bunu görev bilincinin gereği olarak değerlendirdi. Ufku geniş, vizyoner…

Kültür Mahallesi

Vali Çiçekli’ye göre burası Organize Sanayi Bölgesi’nden ilhamla “Organize Kültür Bölgesi” olabilirdi. Yani Karaman’da bir Kültür Mahallesi oluşturmak mümkündü. Ankara, Afyon, Kastamonu, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, Kütahya, Amasya, Bursa, Giresun, Trabzon, Samsun, Çankırı, Yozgat vb gibi. Uzatmaya ve uzağa gitmeye gerek yok; Konya’yı gözünüzün önüne getirin. Mevlâna Türbesi çevresindeki mahallelerin yeni hâlini…

Kâmil Uğurlu ve Kaçan Fırsatlar

Eski evlerini, tarihi dokusunu kurtarmayı başaramayan ve ayağa kaldıramayan tek şehir kaldı Türkiye’de: Karaman. Bir Kâmil Uğurlu geldi, Karaman’ı tarihiyle ayağa kaldıracak projeleriyle. Beş yılda 50 yıllık işler kotarıldı. Mezbele durumdaki şehir mezarlığı temizlendi, Ahmet Yesevi Camisi yapıldı. Altyapı çalışmalarına el atıldı. Şehir kaldırımla tanıştı. Adam mimardı, tarih bilinci vardı, entelektüeldi.

Ne yazık ki, Kâmil Uğurlu siyasi çekişmenin, adam kayırmacılığının, benim dediğim olacak inatlaşmasının kurbanı oldu. Karaman öyle büyük bir fırsatı kaçırdı ki, bir daha aynı ivme, aynı ruh yakalanamadı. Her şey bir sebebe bağlıdır. Karaman Kâmil Uğurlu’ya sahip çıkamadı.

Irak sınırının sıfır noktasındaki Hakkari’ye bağlı Çukurca ilçesindeki taş konaklar da restorasyondan nasiplendi. Varın, gayrısını siz dert edinin. Derdi olmayanının davası olmaz. Bunu da unutmayalım.

Vali Çiçekli aklından geçenleri, Karaman için öncelikli gördüğü işleri her kesimle paylaştı. İstiyordu ki, kendi heyecanı Karaman’ı seven insanlara da bulaşsın. Bir sinerji oluşsun.

Ömer Dinçer

Ömer Dinçer’in Gönderdiği Milyonlar

Vali, Karaman’da Topucak adlı harika projenin umursanmadığını, 20 yıldır ilerleme sağlanamadığını duymamış olabilir miydi? Yıllar yıllar önce, paranın para olduğu vakitlerde Ömer Dinçer adlı bir Karaman evladının, sadece çocukluğunun geçtiği bir şehire duyduğu muhabbet nedeniyle Topucak Projesi için 17 milyon lira gönderdiğini hatırlayan var mı? (Bugünün 200 milyon lirası)

Ömer Dinçer’i tanımadığı halde, “Karaman’a ne yaptı ki” diyenlere bir çift sözüm var:

Ömer Dinçer Karaman milletvekili değildi. Karaman’dan hiç aday olmadı. Karaman’dan oy istemedi, oy beklentisi de olmadı. Kimseden hediye almadı, hesabını ödemediği masaya oturmadı. Karaman’dan ayrıldığında 15 yaşındaydı. Bir daha da dönmedi.

Şimdi benden size soru: Ömer Dinçer’in Karaman’a ne yapması gerekiyordu? Siz Ömer Dinçer için ne yaptınız?

Vali Çiçekli’nin bilmediği, bildiği halde belki umursamadığı bir konuyla devam edelim:

Kapalı pazar yeri ve otopark gibi elzem taleplerin dahi dillendirilmediği, muhteşem kalesi, etrafındaki sosyal tesisleriyle birlikte kapalı tutulan Karaman, yeni önerileri dinlese de bunların yapılacağına inanacak ruh halinde mi? Yeni bir heyecan dalgası estirmek mümkün mü?

“Karaman’da tarihi dokusuyla yaşayacak bir bölge olsun”, “Biz de destek olalım, gerekirse elimizi taşın altına koymayalım ama cüzdanımıza el atalım” diyenler çıkar mı? Belediyeden, “Hep birlikte, el ele” açıklaması geldi mi? Ben duymadım da okumadım da.

Kethane Camii

Çocukluğumun Geçtiği Ev ve Sokaklar

Vali Mehmet Fatih Çiçekli’nin Karaman evlerinin kurtarılmasına yönelik heyecanının tanığıyım. Çocukluğum o mahallelerde, o yollarda geçti. Bugün hepsi boşaltılmış hayalet evlerin son sahipleri veya kiracılarının çocuklarından arkadaşlarım oldu. Az mı tozunu attırdım o yolların, sokakların.

Bizim evimiz de bir yuvaydı. Karaman’ın en güzel evlerindendi. Ahşap-kâgir, 1900’lerin başında yapılmış, Seki Çeşme Mahallesi’ndeki Kethane Camisi haziresine bitişikti. Karaman merkezindeki 185 yaşındaki anıt ağaçlardan biri olan Lübnan meşesi, adeta evimizin şemsiyesiydi. Anıt ağacın dallarında toplanan kuşların cıvıltılarını ve yaz sıcağında her biri yelpaze görevi üstlenen yaprakların yaydığı serinliğini unutmak mümkün mü? Şimdi arsası kimin işlettiğini bilmediğimiz bir kaçak otopark.

Nostalji, geçmişe duyulan özlemdir. Kıvamında olursa hoş duygu. Dün dünde kaldı, bugün yeni bir gün ve yeni şeyler bizi bekliyor. Hz. Mevlâna’nın önerisini dikkate alarak, yeni şeyler söylemek, yeni yazılar yazmak, yeni projeler yapmak gerek.

Bunun ilk koşulu; dünden kalan değerleri korumak, tarihe, medeniyete, kültürel dokuya sahip çıkmak. Bu, hepimizin boynunun borcu. Öncülüğünü elbette sırasıyla devlet, belediyeler, iş adamları ve sivil toplum kuruluşları yapacak. Sonra her birimiz onlara inanıp destek vereceğiz.

Karaman’da Topucak Projesinin akıbetini merak eden, soran var mı? Soruları duyup açıklama yapan var mı? Projenin sahibi kim? Bu soruların muhatabı kim? Bilmiyorum.

Çünkü kimse gündeme getirmiyor, kimse açıklama yapmıyor. Unutuldu desem, koca mahalle şehrin göbeğinde bas bas bağırıyor, “bizi kim ayağa kaldıracak!” diye haykırıyor.

Tartan Konağı

Tartan Konağı’nın ek binası unutuldu mu? Çeşmeli Kilise’nin çeşmesi nerede? Çatısı hâlâ akıyor mu? Freskler ve bezemeler yağmur suyuna karşı korunaklı mı? Çeşmeli Kiliseyi Karaman’da yaşayanların yüzde kaçı gördü? Nerede olduğunu kaç kişi biliyor?

Çeşmeli Kilise

Çeşmeli Kilise’nin Haline Üzülen İş Adamı

“Kocamış Evin Hazinesi” başlıklı yazımın çıktığı gün, yurt dışında yaşayan ve Karaman’da da yatırımları olan iş adamı, Karaman sevdalısı bir dosttan (adı bende saklı) uzun bir ileti aldım. Bir bölümünü paylaşmak isterim:

“Çeşmeli Kilise’ye gelince;

Yağmurlu bir havada burayı Ali Abi (Ali Yağcı) ve Hollandalı misafirim sanat tarihçisi ile birlikte ziyaret etmiştik. Kilise terk edilmiş bir köy konağı gibiydi. Çatıdan su almış, birkaç yerinden akıyordu. Tavandaki orijinal resimler, figürler ıslanmış, yer yer sıvalar dökülüyordu. Resimler ciddi şekilde bozulmaya başlamış, camlar açık kalmış, şişmiş, kapanmıyor.

Tarihi kilisenin ve Karaman’ımızın tarihi mirası kültürel bir yapısının adeta yalvarır gibi; ‘Beni kurtarın, çatımı yaptırın, can çekişiyorum, ölüyorum’ dediğini yüreğimde hissettim.

Hollandalı tarihçi ‘acı, çok acı’ diye üzüntüsünü dile getiriyordu. Bize söyleyemeyip içinden ‘Bu mu sizin tarihi eserlere saygınız ve anlayışınız” dediğini duyar gibiydim.

Ali abinin yüz ifadesinden de anlıyordum; ikimiz de bir mahcubiyet içindeydik. Çok üzüldük.

Ali abiye, ‘Çatıyı hemen yaptıralım, gerekirse masrafını ben vereyim’ dedim.

Ali abi belediyeye iletmiş. Belediye yaptıracakmış. İnşallah yaptırırlar. O kiliseyi kilise yapan, tavan ve duvarlarındaki orijinal resimler ve çizimler. Resimler kaybolursa bir taş yığınından farkı kalmaz Hollandalı sanat tarihçisinin dediği gibi;  ‘Acı, çok acı!’ Yazık, çok yazık!”

İş adamı dostumun yakınması bununla sınırlı değildi. Karaman Kalesi’ni, Kızlar Türbesi’ni ve Hatuniye Medresesi’ni gezememişler. Çünkü buralar kilitliymiş. Benzeri yakınmaları “duymadım” diyen biri olduğunu sanmıyorum.

Aynı olay benim de başımdan geçti. Hürrem Dayı konağını geziyordum. Bir bölüm su içindeydi. Görevli kibarca uyardı: O tarafa geçmeyin. Dam akıyor. Çıkarken bir duvarın köşesinin rutubet veya sudan patladığını gördüm. Orası belediyeye bağışlanmış bir değerli mülktü. Emanete sahip çıkmak asaletimiz gereği mi, inancımız gereği mi? Yoksa asli görev mi?

Koçakdede Mahallesi

İl Genel Meclisi’nde Tarihi Oylama

Geçen hafta, Karaman’da İl Genel Meclisi’nde çok önemli bir oylama yapılmış. Oylamanın nedeni, Vali Çiçekli’nin kamuoyuna açıkladığı iki projenin gerçekleştirilmesine katkı sağlayacak paranın bir bölümü içinmiş. İl Genel Meclisinde;

1- Ahmet Hilmi Birand Caddesi’ndeki kamulaştırma için 50 milyon lira,

2- Gödet Barajı çevre düzenlemesi için 40 milyon lira, toplam, 90 milyon lira kredi çekilmesi oylamaya sunulmuş.

Oylamada Ak Partili ve CHP’li 11 İl Genel Meclisi üyesi “Evet” oyu vermiş. MHP’li 6 üye “Hayır” oyu kullanmış. Oy çokluğuyla meclisten geçmiş.

İlk adım atıldı diye sevindim. Üzüldüğüm şey, meclis üyelerinin, “evet” veya “hayır” oylarını kişisel tercihleri doğrultusunda değil, seçildikleri siyasi partinin kararıyla vermeleri oldu. Siyaset bana göre değil. Bu haliyle hiç değil.

Abbas Mahallesi

Edirne Örneği: Saraçlar Caddesi

Benim bir yanım Karamanlı, bir yanım Ankaralı,  bir yanım Edirneli, bir yanım Tekirdağlı. Ruhum ise dünyalı. Edirne’de kent merkezindeki tarihi dokuyu korumak amacıyla “Saraçlar Caddesi Sağlıklaştırma Projesi” iki yıldır devam ediyor. Çalışma kapsamında yaklaşık 750 metre uzunluğundaki caddenin iki kanadında bulunan 129'u tescilli toplam 233 yapı, tarihi dokuya uygun olarak düzenlenecek. Düzenlemeyi Edirne Valiliği yapıyor. Yaz ortalarında bitecek. Karaman’da söz konusu bina sayısı taş çatlasın 40.

Edirne Belediyesinin hizmetlerini yetersiz bulurum. Temizlik işleri bile doğru dürüst değil. Hafta sonlarında ve yaz aylarında şehrin nüfusu ikiye katlanır. Hizmet verilmediğinden şikayet edenler, yolların bozukluğundan, tozdan ve susuzluktan yakınanlar çoğunluktadır ama seçimleri hep aynı partinin adayları kazanır. Çünkü seçmenin siyasi tercihi değişmez, hep aynı parti. Yıllardır aynı sonuç. Bir yaman vali geldi, Edirne’de gözle görülür çalışmalar başladı.

Kadim sözdür: Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.

Hizmet eksikliği kayyum atanması için gerekçe sayılmıyor herhalde. Kayyumluk, hizmet vermeyen belediyeler için biçilmiş kaftan. Ben karşıyım ama uygulanıyor. Madem öyle kapsamını genişletsinler, hizmet vermeyen başkanları da alsınlar. Bazı şehirler cennete dönerken nice güzel şehirlerimizin en güzel yılları boşa gitti, gidiyor. Çalışmayan yan gelip yatsın, iki çift laf bile etmesin. Oh ne âlâ!

Seçim vaatleriyle bunların gerçekleşme oranlarını araştıran kuruluşlar olsa çok ilginç sonuçlarla karşılaşacağımızdan eminim. Biz de sözlerin çoğu tutulmamak üzere verilir. Seçim öncesi vaatler sağanak halinde yağar. Sonra kurak günler başlar.

Ağzı Olan Konuşur, Cahiller Hiç Susmaz!

Hayırlı olsun. Eski Hükümet Caddesi güzergâhındaki hayalet evler için yeni bir umut doğdu. 50 milyon lira yeter mi? “Yetmez ama evet!”

Hayırlı iş için yola çıkanın yardımcısı Allah’tır. İnşallah bundan sonraki süreç şaibesiz ve tıkır tıkır yürür. İnsanoğlunun ağzı torba değil ki büzülsün. Teşekkür eden de olacak, küfreden de… Dedikodu yapan da olacak, alkışlayan da. Ağzı olan konuşur. Cahiller hiç susmaz. Farabi’nin sözünü unutmayalım: Uzun konuşanı kısa dinlemek lazım.

Chp İl Başkanı Evcen

İlk Teşekkür CHP’den

Bir üzüntümü belirtmek isterim: Vali Mehmet Fatih Çiçekli’ye teşekkür eden bir kişi çıktı. CHP Karaman İl Başkanı Ahmet Recai Evcen yaptığı açıklamada özetle şunları söyledi:

“İl Özel İdaresi tarafından Fisandun Barajı civarında yapılacak olan mesire alanı ve Ahmet Hilmi Birand Caddesindeki kamulaştırmalar ile toplamda 90 milyon liralık yatırıma İl Genel Meclisi üyelerimizin oyları ile destek olunmuştur. Bu kararı destekliyoruz. Yatırımın Karaman’ın yararına olacağını düşünüyoruz. Fisandun'da yapılacak alanlar Karaman için önemli bir mesire alanı, Ahmet Hilmi Birand caddesinde yapılacak olanlar ise önemli bir turizm alanı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bu çalışmaları ve Karaman Valimizin emeklerini destekliyoruz.”

Milletvekilleri, siyasi partilerin il yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, iş adamları, kanaat önderleri; neredesiniz? Projeye katılıyor musunuz, “bırak dağınık kalsın” diyenlerden misiniz?

“Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.” (Nisâ Suresi 85. Ayet / Diyanet İşleri Meâli)

Bu İşler Yürek İster

İnanıyorum ki, işler kısa zamanda sonuçlanır, Mehmet Fatih Çiçekli adı, Hakkı Teke gibi, unutulmayan bir valinin adının yanına yazılır.

Safranbolu’nun bugün Dünya şehri olmasının ardında da gayretli ve heyecanlı bir kaymakamın önderliği vardır. Kastamonu’da da bir vali öncülük etmiştir, her şeye göğüs germiştir. İnşallah bir gün anlatırım. Türkiye’de her güzel işin ardında fedakâr, donanımlı, vatana hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bir yürek, bin emek vardır. Bu işler hüdayinabit, yani kendiliğinden yetişen bitkiler gibi oluvermez.

“İstemezükçüler” Hz. Adem’den bu yana var. Hep oldular, hep olacaklar. Rahmetli Rasim Özdenören’in söylemiyle: “Ah, her kesimdeki ‘istemezükçülerin’ bir de ne ‘istediklerini’ bilebilsek!