Beyşehir ilçesinde yaz aylarının gelmesiyle birlikte ev hanımlarını tarhana telaşı sardı. İlçenin gastronomik zenginliği arasında yer alan yöresel lezzetinin son dönemde "cips" adı verilen tarhana yapımına devam ediliyor. Ev hanımlarının imece usulü yaptığı tarhanalar son yıllarda yurt içi ve yurt dışından talep görüyor. Beyşehir yöresine ait tarhana gurbetçilerin yaşadığı bazı Avrupa ülkelerine de gönderiliyor. İçerişehir Mahallesi sakinlerinden Şerife Kalkır, Beyşehir yöresinde yaz döneminin gelmesiyle birlikte kış sofralarının vazgeçilmez yiyeceği olan tarhana yapım geleneğinin asırlara dayandığını söyledi. Anneanne ve babaannelerinden gördükleri tarhanayla çocukluk yaşlarında tanıştıklarını anlatan Kalkır, “Benim yaşım 60. İlçede yaşayan birçok aile gibi biz de hala bu geleneği sürdürüyoruz. Hem kendimize yapıyoruz hem de isteyenlere de yapabiliyoruz. Beyşehir’in olmazsa olmazıdır tarhanamız” dedi.
Tarhananın yörede kış sofralarında ceviz, fındık ve fıstık gibi ürünlerle birlikte çerez olarak tüketildiği gibi çorbasının da yapıldığını aktaran Kalkır, yapımında ise bazen 2 günü aşan çok meşakkatli bir sürecin olduğunu belirtti. Kazanlarda pişirilip şekil verildikten sonra çit üzerinde güneşte kurutularak tüketime hazır hale getirilen tarhanaya gurbette yaşayan ve sıla hasreti çeken Beyşehirlilerin de son yıllarda çok ilgi gösterdiğini vurgulayan Kalkır, gerek yurt içindeki büyük şehirlerde gerekse Almanya ve Norveç gibi ülkelerde yaşayan hemşerilerinin verdikleri siparişlere yetişmeye çalıştıklarını aktardı.
“Geleneğin gelecek kuşaklara aktarılması ve sürdürülmesi çok önemli”
İlçede yaşayan gençlerin tarhananın yapımının çok zahmetli olması sebebiyle çok fazla bilmediğini ve yapımı için fazla ilgi göstermediğini bu yüzden zamanla bu geleneğin bölgede kaybolmasından endişe ettiklerini de belirten Şerife Kalkır, “Gençlerden bazıları belki aile büyüklerine yardım ediyor ama bilmiyor ya da bilmek istemiyor artık. Anneden, dededen, anneanneden görmeler devam ettiriyor, günümüzde. Benim çocuklarım bunu yaparlar mı zor iş, asla yapmazlar. Bu geleneğin gelecek kuşaklara aktarılması ve sürdürülmesi çok önemli. O yüzden bu konuda da bir şuur oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
"Asırlar önce askerleri tok tutması için yapılmış"
Mahallede imece usulü tarhana yapan kadınlara yardım eden turist rehberi Tuğba Bağcı da, Beyşehir yöresi tarhanasının Konya ve Beyşehir ilçesinin gastronomik değerleri arasında oldukça önemli bir yere sahip. Beyşehir’de Ağustos ayı sıcaklarıyla birlikte mahallelerde evlerin önünde, cadde ve sokaklarda çit üzerinde bir başka adıyla 'cığda' serili çok sayıda tarhanayı görebilmek mümkün. Tarhana 1510’lu yıllarda, Yavuz Sultan Selim Han Eşrefoğlu beyliğinin bu kıymetli topraklarında o dönemde Osmanlı devletinde sancak beyi olan Karlıoğlu Sinan Bey’den Mısır seferi için hem yanlarında taşıyabilecekleri hafif bir gıda olmasını hem de aynı zamanda bu hafif gıdanın çok iyi bir besleyiciliğe sahip olmasını ve sefere giden askerlerin iyi bir şekilde tok tutulmasını ister. Ve bunun için bir gıda hazırlatmasını kendisine emreder. Böylelikle Beyşehir’imizin yöresel tarhanası zaten o dönemde de yapılmaktadır. Karlıoğlu Sinan Bey de yine rivayetlere göre, Sultan Hazretlerine bu şekilde yardımcı olur. Gerçekten de Beyşehir tarhanamız özellikle içerisinde yer alan yoğun güzel bir yoğurt, onun içerisinde yine üründe ‘güzel ürünlü olur’ dediğimiz özellikle Bolvadin tarzındaki bir buğday ve tabi bunun güzelce kazanlarda pişirilmesi sonrasında güneşte şekil verildikten sonra kurutulması sebebiyle oldukça kıymetli, besin değerleri açısından oldukça sağlıklı bir gıda türü olarak yüz yıllardır bu gelenekle birlikte günümüzde de yapımı devam etmektedir Beyşehir’de” şeklinde konuştu.
“Gastronomik değer sofralarımızda yer almaya devam ediyor”
Beyşehir’in gastronomik zenginliği arasında yer alan yöresel lezzetinin son dönemde “cips” adı verilen ürünün yaygınlaşmasıyla zamanla yok olmasından da endişe ettiklerini vurgulayan Bağcı, “Tabi bu zenginliğin korunması gerekiyor. Beyşehir tarhanası konusunda yüz yıllardan beridir Orta Asya’dan beri aslında ata kültürümüze baktığımız zaman yoğurdun ve buğdayın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Günümüzde de bu gastronomik değer sofralarımızda yer almaya devam ediyor. Dileriz ki daim olur, ancak tarhananın yerine son yıllarda Beyşehir’de çok daha ince daha az yoğurta sahip içerisinde daha az malzemeyle cipslik tarhana denilen ürün de yaygınlaşmaya başladı ki, o da maalesef bezin değerlerinin azaldığını gösteriyor bizlere. Evet maliyeti azaltır ama gastronomik açıdan baktığımızda bu zenginliğin yerel değerin özünde korunması da gerekmekte. Arzuya göre yapanlar var ama Beyşehir’imizin orijinal tarhanası geleneksel usullerle yapılanıdır” ifadelerini kullandı.
“Beyşehir’den adreslerine kolileyip paketler halinde gönderilebilmektedir”
Bir turist rehberi olarak Beyşehir’e gelen ve çit üzerlerinde kurutulurken gördükleri ürünü merak eden, ilgi gösteren yerli ve yabancı ziyaretçilere tarhanayı tanıtarak yapımını anlattıklarını belirten Bağcı, "Yöresel kültürden, damak lezzetinin, gastronomik değeri bilmeyen insanlara aktarılmasını sağlamaya da gayret gösteriyoruz. Öte yandan, Beyşehirimizin 2022 verilerine göre ilçe nüfusu yaklaşık 80 bin ama bunun neredeyse 4-5 katı nüfusu İzmir, Antalya gibi farklı şehirlerde, Norveç ve Almanya gibi ülkelerde yaşamaktadır. Beyşehirliler gittikleri yerlerde de birbirleriyle kaynaşık haldeler ve yaşadıkları şehirlerde bu kültürün yaşatılmasına izin verilmediği için yaz döneminde ailelerinin yanına sıla-i rahim için geldikleri memleketlerinde yanlarında dönüşte götürmek istiyorlar. Haliyle burada kendileri yaptırıp götürebildikleri gibi Beyşehir’den adreslerine kolileyip paketler halinde gönderilebilmektedir. Böylece bu kültür yaşadıkları o bölgenin insanlarına da aktarılmaktadır” dedi.