Amerika Da En Çok Hangi Millet Var? Amerika Da En Çok Hangi Millet Var?

Karaman’dan bir vagon dolusu haberle ve gönül dostlarımın muhabbetleriyle döndüm. Haberleri sıraya dizdim. İlginç olayları ve dost sohbetlerinden dinlediklerimi sizlerle paylaşmayı planlarken, bir güzel insanın ölüm haberini duydum.

Yarına diye hazırladığım nice makale var ki üzerinden bir yıl geçti, hâlâ yayımlanmadı. Örneğin Süreyya Kayalı, Eczacı Alaaddin Işık’ı anlattığım portre yazıları…

Ölüm de öyle; yazı gibi, sıra mıra tanımıyor. Öncelik sırasını bilmiyor. Kuyruğun başındakileri görmüyor. Yaşlı genç ayırt etmiyor. Kimi isterse onu öne alıyor. Sıra bekleyenleri atlayıp, kuyruğa girmemiş olanları götürüyor. Sağı solu belli değil.

Bir kadın hayal edin; pozitif, enerjik, mütebessim, candan, olmazı olduran, becerikli, itiraz etmeyen ve her şeye yetişmeye çalışan biri… Ankara’nın yoğunluğunda, hayhuyunda, telaşında, kalabalığında melek halinden hiç taviz vermemiş. Ağzından bir kez “hayır” cümlesi çıkmamış, bir an suratı asılmamış, umutsuzluğa kapılmamış.

Biz bir avuç Karamanlı ve birkaç gönül dostu, yukarıdaki cümlelerde bazı özelliklerini anlattığım Karaman’ın melek çocuklarından birini Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurladık.

Çocuk dediğime bakmayın, iki yetişkinin annesi ve iki ergenin anneannesiydi. Karaman’dan erken ayrılmış, eşiyle birlikte ömrünün büyük bölümünü Gölcük’te geçirmiş. Sonra Ankara’ya taşınmış. Ankara’nın yaşamının son durağı olacağını nerden bilsin! Dünyalar güzeliydi, sevgi doluydu.

Rahmetli Belgin’i çocukluğundan tanırım. “Ahmet Abi, Ergün abimin arkadaşı” diye seslenişi hâlâ kulaklarımda. Ankara Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin ve KAREV’in gönüllü annesiydi. Bursiyerleri kendi evlatlarından ayırt etmezdi. Kocaman yüreği vardı. Orada herkese yer ayırdı.

Belgin Hanım, derneğin ve KAREV’in her etkinliğinde yanımızdaydı. Ankara’da yaşayan Karamanlılardan batırığı onun kadar lezzetli yapan birini gösteremezsiniz. Sevgisini katardı, ikram ederken gözünün içi parlardı. Bir gün olsun yüksündüğüne tanık olmadım.

Rahmetli Belgin Hanım inançlıydı, namazını aksatmazdı. Torunlarına namaz kılmayı öğretmiş, namaz surelerini ezberletmişti. Ayşe annesinden öğrendiklerini çocuklarına ve torunlarına aktarmış olmaktan gurur duyardı. Torunlarına ayırdığı vakit, bu dünyanın en kıymetli zamanlarıydı. Torunlarını Ankara’ya getirdikleri, ev aradıkları ve kızlarının tayin sürecinde yaşadıklarını yakinen bilenlerdenim.

Belgin Örs Bozkır’ın Karşıyaka’da 30 Nisan 2024 Salı günü, ikindiden sonra kılınan cenaze namazına gelenler arasında Vali Alpaslan Işık’ı görmedim.

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Doç. Dr. Metin Kıratlı, eski bakanlarımızdan Lütfi Elvan, Karaman Belediye Başkanı Savaş Kalaycı, Prof. Dr. Mustafa Tan, Emekli Emniyet Başmüfettişi Kadir Tan, Doç. Dr. Ali Güler, Atalay Tarhan, Karaman’ın eski Tarım İl Müdürü İsmail Uluad, Ankara’da yerleşik Sami Tartan, Tarım Bakanlığından Zafer Yaşar ile Ermenek’ten arkadaşları, Hüsnü Onur Cicibıyık, İKEV’in Suat abisi Suat Sözer, Ayhan Akgöz, Karamander korosu ile bursiyer öğrencilerin büyük bölümü, adını hatırlayamadığım veya unuttuğum onlarca güzel insan cenazedeydi. Elbette Aliye Örs Küçükoğlu hocanım, yeğenini son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Doktor kızı da yanındaydı.

Musallaya girerken önümde, takım elbiseli, yakışıklı, boylu poslu bir grup genç dikkatimi çekmişti. Meğer Karaman’dan gelmişler. Ülkü Ocakları Başkanı Yusuf İslam Coşgun ve ekibiymiş. Ali Güler hocam tanıştırdı. Başkan Kalaycı’nın her düğün ve cenazeye gittiğini duymuştum. Ankara’ya cenazeye katılmasına şaşırmadım. Partide bir toplantı varmış, Ankara’daymış. Cenaze namazına geldiler.

Rahmetli Belgin Hanım yemekte annesinin elini almış, becerikli biriydi. Rahmetli Ayşe Teyze Ermenekli, Cevdet Amca macır. Kardeşiyle at arabası imalatı yaparlardı. Sonra başka işlere girdi. Kır Mahalle’den İmaret tarafına taşındılar. Belgin Hanım’ın yaptığı batırığın ve yemeklerin lezzeti Ermenek genlerinden, Balkan köklerinden gelmiş olmalı.

İnsanlık ehliyeti sınavı yapılıyor ama ehliyetimiz bu dünyada verilmiyor. Belgin Hanım iki yıldır çektiği hastalıktan kaynaklı ızdırabını bu dünyada bırakıp ebediyete gitti. Allah merhametiyle muamele etsin. Annesine kavuştu. Arkasında dünyası kararmış bir eş, yürekleri yanık iki çocuk ve iki torun, gözü yaşlı üç kardeş bıraktı. Cevdet Amca’nın yüreği bu acıya nasıl dayanır? Kızının öldüğünden haberi var mıdır? Bilmiyorum, soramadım.

Karaman güzel bir evladını kaybetti. Ankara’da onu yakından tanıyan kardeşleri tarafından toprağa verildi. Ardından sicim gibi bir yağmur yağdı. Ankara’ya ve Belgin Hanım’ın kabrine rahmet indi. Mekânı cennet olsun.

Koca Ramazan’dan Güzel Haber

Ramazan Ünal, TRT’den emekli, muhabir kökenli bir basın emekçisi. Orta ve liseden okul, üniversite yıllarımda ev arkadaşımdı. Lakabı Koca Ramazan’dı. İçimizde en iri kıyım olanımız oydu.

Bir süredir rahatsızdı. Ramazan ayında Bilkent Şehir Hastanesi’ne yatırıldı. Kan değerlerinde ve bazı vücut fonksiyonlarında problem vardı. Tahliller, biyopsiler, röntgenler, her tür tıbbi inceleme yapıldı. Konsültasyondan geçti. Ramazan Bayramını hastanede geçirdi. Bu sırada Kel Mahmut lakaplı Mahmut Büyükyağcı’nın eşi olan kız kardeşi Hacı Ayşe’yi kaybetti. Cenazesine katılamadı.

  • Nihayet, iki ay sonra Ramazan Ünal’a doktorlar teşhis koydu. Korkulan hastalık değilmiş. Biyopsiler bitti. Sırada tedavi var. Uzun uzun sohbet ettik. Morali yerinde. Teşhisi koyan doktora bir teşekkürü var ki, eski hocalık döneminden gelen birikimini günümüze uyarlayıp takdim etmiş. Hoca ile birlikte asistanlar ve hemşireler çok duygulanmışlar.
  • Ramazan samimi, hasbi ve dobradır. Bunları anlatırken bir ağlamadığı kaldı. Karaman’ı, arkadaşları sordu. Hastaneden çıkınca Gölbaşı yakınlarındaki bahçesinde buluşacağız. Dostlara selam söyledi.

Kaynak: RAMAZAN RÜZGAR YEL