Mimar Sinan’ın doğduğu evin komşuluğunda yaşayan Mustafa Halıcıoğlu, hem babasından miras kalan hem de çevreden topladığı el emeği göz nuru halılara gözü gibi bakıyor. Uzun süre kapalı alanlarda bekletilen halıların zarar görmemesi için 3-4 ayda bir açıp havalandırdıklarını belirten Halıcıoğlu, “Ben halıcılıkla büyüdüm. Babamın mesleği halıcılıktı. Bir zamanlar bu köyde neredeyse her evde halı tezgahı vardı. Kış boyunca herkes halı dokurdu. Bu sanata gönül verdik. Şimdi elimizde babamdan kalan ve yıllar içinde topladığımız halılar var. Ancak bunları korumak oldukça zor. Uzun süre kapalı yerde kalırlarsa güve düşüyor, halıyı yiyor. O yüzden zaman zaman çıkartıp seriyoruz” dedi.

"Keşke Dokuyan Kadınlarımız Olsa"
Mustafa Halıcıoğlu, el dokuması halı kültürünün yaşatılması gerektiğine dikkat çekerek, “Ne yazık ki şu an dokuyan yok. Elimizde yüz civarında halı tezgahı var ama dokuyan olmayınca onlar da boşa çıkıyor. Babamdan kalma 80 yıllık desenleri koruyoruz. Hem bu konağı hem de halılarımızı bizden sonrakilere aktarmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Kervan Yollarının Hafızası Ağırnas’ta Saklı
ÇEKÜL Vakfı Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy da Ağırnas’ın tarihî önemine değindi. Bölgenin Kültepe Ören Yeri’ne yakınlığı ve tarih boyunca kervan yollarına ev sahipliği yapmasının, halıcılık gibi el sanatlarına zemin hazırladığını vurgulayan Özsoy, “Kültepe, dokuma ve desen kültürünün derin bir birikime sahip olduğunu gösteriyor. Asur ticaret kolonileri döneminde Mezopotamya’dan gelen kumaş ve yün gibi malzemeler burada ticaretin parçasıydı. Bu bilgi birikimi bölgedeki halı dokuma geleneğine de ilham vermiştir” dedi.
"Kayıp Sanat Yeniden Hayat Bulabilir"
Ağırnas’ın turizm potansiyelinin artmasıyla birlikte halıcılık geleneğinin canlanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Özsoy, “Ağırnas turizmde hak ettiği noktaya ulaştığında, geçmişte kaybedilen halı sanatı yeniden hayat bulabilir. Kirkit sesleri tekrar duyulabilir. Atölyeler, müzeler ve satış alanlarıyla bu gelenek yaşatılabilir. Hatta halılar üzerinden fonksiyon kazanan mekânlar yaratılabilir. Ağırnas’a özgü bir halı müzesi kurulması da pekâlâ mümkün” dedi.
"Emek Kadınların"
Halı dokumacılığının asıl emektarlarının kadınlar olduğunun altını çizen Özsoy, “Bu işi geçmişte de günümüzde de kadınlar üstlenmiştir. Kadınlar ev ekonomisine katkı sunarken aynı zamanda kültürel değerleri de geleceğe taşımıştır. Halı dokurken aynı anda çocuk büyütmüş, yemek yapmış, ev işleriyle ilgilenmiştir. Bu yönüyle bakıldığında, halıcılık sadece bir gelir kaynağı değil; aynı zamanda kültür aktarımının önemli bir parçasıdır” diye konuştu.





