Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “müsadere” uygulaması, suçla doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olan malvarlıklarının, mahkeme kararıyla kamuya aktarılmasını kapsıyor. Özellikle kara para aklama, rüşvet, kaçakçılık ve organize suçlara karşı yürütülen operasyonlar sonucunda, edinilen gelirlerin müsadere edilmesi gündeme geliyor.
Hukuki Bir Yaptırım
Ceza hukukçusu Prof. Dr. Levent Karaca’ya göre müsadere, sadece bir cezalandırma yöntemi değil, aynı zamanda suça dayalı ekonomik yapının önünü kesen önemli bir araç. Karaca, “Devlet burada sadece suçu değil, suçtan elde edilen ekonomik kazancı da ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu hem caydırıcıdır hem de toplumsal adaletin sağlanmasına katkı sunar,” ifadelerini kullandı.
Geçmişten Günümüze Uygulama
Müsadere, Osmanlı döneminden bu yana hukuk sistemimizde varlığını sürdüren bir uygulama. Ancak modern ceza hukukunda daha net sınırlarla çizilmiş durumda. Örneğin, bir şahsın masum aile bireylerinin mal varlığı, suça karışmamışsa müsadere edilemiyor.
Adalet Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda gerçekleşen büyük ölçekli operasyonlarda milyonlarca liralık malvarlığı devlet hazinesine devredildi. Bunlar arasında lüks araçlar, gayrimenkuller, nakit para ve şirket hisseleri de bulunuyor.