Eski adı Lârende olan Karaman’ın İmaret Mahallesi’nde bulunan bu yapı topluluğu, tarihî kaynaklarda İbrahim Bey Zaviyesi ve İbrahim Bey Medresesi olarak da geçmektedir. Yapının, Karamanoğlu Beyi II. İbrahim Bey tarafından yaptırıldığı, Şevval 835 (Haziran 1432) tarihli vakfiyesinden ve Muharrem 836 (Eylül 1432) tarihli kitâbesinden anlaşılmaktadır. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde, imaretle ilgili ikisi kapsamlı, dördü ek mahiyetinde altı vakfiye yer almaktadır.

Bu belgeler 835 (1431-32), 843 (1439-40), 849 (1445), 851 (1447) ve 870 (1465-66) yıllarına aittir ve yaklaşık yedi metre uzunluğunda tomar hâlinde birbirine bağlıdır. Ayrıca, medrese kapısının alınlıklarında taş üzerine işlenmiş iki kısa vakfiye özeti de bulunmaktadır.
Vakfiyeden edinilen bilgilere göre imaret, Karaman’ın doğusunda Yoğun duvar mevkiinde inşa edilmiştir. Yapı; cemaatle ibadet için bir mescid, yolcular ve ihtiyaç sahiplerine yemek verilmesi için bir mutfak, hafız yetiştirilmesine yönelik bir dârülkurrâ ile desteklenmiştir. Günümüzde bu kompleks içinde, imaretin batı cephesine bitişik bir türbe ve kuzeyinde bir çeşme bulunmaktadır. Yapının mimarı bilinmemekle birlikte, ahşap işlerini yapan ustanın “İlyas oğlu Hacı Ömer” olduğu belgelerden anlaşılmaktadır.

Mimari Özellikler
İmaret, plan bakımından kapalı avlulu medreseler grubuna girmektedir. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve çift katlı olan yapıda dört eyvan yer alır. Taçkapıdan girilen bölüm, kubbeyle örtülü kare planlı bir avluya açılmaktadır. Avlunun üst kısmında sekizgen kasnaklı aydınlık feneri bulunur. Güneydeki ana eyvanda alçıdan yapılmış mukarnas kavsaralı mihrap nişi günümüze ulaşmıştır. Orijinal çini mihrap ise 1907’de sökülerek İstanbul’daki Çinili Köşk’e götürülmüştür.

Eyvanın iki yanında bulunan kare planlı dershaneler kubbeyle örtülüdür. Avlunun doğu ve batı kanatlarında simetrik mekânlar yer alırken kuzeyde giriş eyvanı ve yan mekânlar bulunmaktadır. Üst kat ise “U” şeklinde düzenlenmiş olup beşik tonozla örtülüdür. Yapının kuzeybatı köşesindeki merdiven çatıya, diğer merdiven ise minareye çıkışı sağlamaktadır.

Kesme taş işçiliğiyle inşa edilen minare, silindirik gövdeli olup mukarnaslı şerefeye sahiptir. Gövdesinde renkli taşlardan yapılmış kuşaklar, fîrûze sırlı tuğlalarla oluşturulmuş yarım şemse dizisi ve yazı kuşakları görülmektedir.
Süslemeler
Taçkapısı tamamen mermerden yapılan imaret, geometrik ve bitkisel süslemeler bakımından zengindir. Kapı alınlığında sülüs yazı kuşağı bulunur. Yapının sivri kemerli pencerelerinde yer alan ajurlu mermer şebekeler, cephelere estetik bir görünüm kazandırmıştır. İç mekânda da çiçek motifleriyle süslü bordürler dikkat çekmektedir.

Ana eyvanın duvarında yeşil ve lacivert renkli çiniler kullanılmış, mihrabında ise altın yaldızın da yer aldığı zengin renkler tercih edilmiştir. Bu mihrabın Konya’daki Karamanoğlu eserleriyle ve Bursa-Edinburg’daki erken Osmanlı dönemi çinileriyle benzerlikler taşıdığı belirtilmektedir.
Ahşap İşçiliği
Yapının kapı ve pencere kanatları günümüzde İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde korunmaktadır. Kapı kanatlarında usta ismi olarak “Karamanlı neccâr İlyas oğlu Hacı Ömer” yazılıdır. Pencere kanatları ise Anadolu Selçuklu geleneğini sürdürmekle birlikte, insan ve hayvan figürleriyle Beylikler döneminde nadir görülen örnekler arasında yer almaktadır.

Türbe ve Çeşme
Kompleksin batı duvarına bitişik türbe, kare planlı olup içten kubbe, dıştan piramidal çatıyla örtülmüştür. Türbe içerisinde üç sanduka bulunmaktadır: ortadaki II. İbrahim Bey’e, diğer ikisi ise oğulları Kasım ve Alâeddin beylere aittir. Türbenin cephesi mukarnaslarla süslenmiştir.
İmaretin karşısındaki çeşme ise sivri kemerli bir niş şeklinde yapılmıştır ve cephe süslemeleriyle dikkat çekmektedir.




