Orası, gençlerin ehliyet alabilmek için ter döktüğü bir sınav alanıymış. Ama sadece direksiyon dönmezmiş burada; bazen kader döner, bazen de adaletin terazisi yalpalarmış.
İşte bu meydanda bir gün, Karaman İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak görev yapan kişinin evladı da sınava girmiş. Girmiş ama direksiyonu ne kadar döndürse
de, kaderi döndürememiş. Geçer not alamamış. Evladının başarısızlığına sinirlenen baba, yani o şube müdürü, öfkesini sınav gözetmeninden çıkarmak istemiş. Gün gelmiş, aralarından su sızmayan dostuyla yumruk yumruğa kavga etmiş. Yalnız yumruk yetmemiş; bardaklar havada uçuşmuş, kelimeler diken gibi batmış.


Sıradan biri böyle bir kavgaya karışsa ne olurdu?
Tutanaklar tutulur, disiplin soruşturması başlatılır, belki mahkemeye kadar yolu olurdu. Ama bu olayda bir gariplik varmış. Ne tutanak varmış, ne şikâyet. Her şey usulca sümen altı edilmiş. Velhasıl kelam, aynı meydanda sınava giren biri, direksiyon sınavında başarısız olduğu için ikinci kez para yatırmak zorunda kalırken, başka biri, müdür olduğu için kavgadan bile sıyrılabiliyormuş. Kimi vatandaş ehliyetin direksiyonunu çevirirken, kimi vatandaş sistemin direksiyonunu çeviriyormuş. Bir varmış, bir yokmuş. Adalet bazen gerçekten yokmuş... Velhasıl, bu hikâye burada bitmiyor. Aynı kişi, bugün ev sahipliğini yaptığı bir organizasyonda, kurduğu protokol masasının düzeni bozulmasın diye kamuoyuna etkinlikleri duyurmak üzere çağırdığı basın mensubunu (boş masaya dinlenmek için oturan) kaldırmak istedi. Ama mesele sadece bu değildi. Masanın ucuna oturan, 70 yaşını aşmış bir dedeyi de protokol oturacak diyerek yerinden kaldırdı. Oysa bu organizasyon, halkın içinden birisinin yani Karaman Valisi Mehmet Fatih Çiçekli’nin ve eşinin haberi olmadan gerçekleşiyordu.


Geçtiğimiz hafta Türk Mutfağı Haftası’nda da benzer bir tavır sergilendi. “Protokol yiyecek ellemeyin” uyarıları, aslında kraldan çok kralcı davranışların, kamu vicdanını yaralayan bir başka yüzüydü. Halil İbrahim sofraları, insanları bir araya getirmek, birlikte paylaşmak için kurulur. Ama bugün ne yazık ki o sofralar protokol bahane edilerek vatandaşın
önüne geçiyor, halkın sesi kısılıyor. O zaman soruyorum: Ya bu sofralara vatandaşla protokolü birlikte alın ya da bu sofraları halkın görmeyeceği, duyacağı yerlerde kurun.
Çünkü insanlar bir araya geldiğinde, eşitlik sofraya da yansır. Aksi halde ne Halil İbrahim’in bereketi kalır, ne de gerçek bir kardeşlik… Vali Bey ve eşi o masaya oturdu mu? Hayır. Değdi mi bu kadar tantanaya? Kesinlikle hayır. Biz o sofrada ikram edilenleri yedik mi? Tabii ki hayır. Ama o masadan kalkarken yerinden kaldırılan amcanın yanına gidip, “Amcam, seni kaldırdılar. Senin yerin o masa, git ve otur,” diye seslendik. Onu tekrar yerine davet ettik ve sahadan böyle, insanlığın ve adaletin küçük ama anlamlı bir zaferiyle ayrıldık. Bazen dost meclislerinde, konu konuyu açtıkça anlaşılıyor ki; aslında bu sohbeti yaptığımız kişilerle bizi ortak bir noktada buluşturan düşünceler var. Örneğin,
sendikaların üye kaybı yaşayacağız endişesiyle, bu ve benzeri olaylara imza atan kişilerin arkasında durdukça, hiçbir şeyin değişmeyeceği gerçeği... Değişim, taşın altına elini koyanların cesaretinde ve adaletin herkes için eşit işlemeye başlamasında gizli. Aksi halde, aynı hikâyeler döner durur; yeni yüzler, aynı eski sorunlarla... Takdiri biz değil, kamuoyuna bırakıyoruz.

Karaman’da Yaz Tatili Öncesi Çevre Temizliği
Karaman’da Yaz Tatili Öncesi Çevre Temizliği
İçeriği Görüntüle

Kaynak: Senem Yavuzaslan