Urgan Mahallesi'nde bir siteye günlerdir su verilmemesi üzerine vatandaşların bidonlarla Karaman Belediyesi önüne yürümesi, suyun sadece bir altyapı meselesi değil, aynı zamanda sosyal bir kriz hâline geldiğini gösterdi. Ve belki de en acısı, bu yaşananların hiçbiri sürpriz değildi. Çünkü perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Karaman’da su bitti, sabır da tükendi. Haftalardır süren su kesintileri artık günlük hayatı felç etti. Bugün yaşanan su krizi bir sürpriz değil; aksine, yıllardır görmezden gelinen bir gerçeğin artık saklanamayacak hâle gelmesiydi.
Bir şey çok olursa, değersiz olurmuş. Karaman Belediyesi yıllarca suyu “ucuz” tuttu, ama değerini asla koruyamadı. Şimdi ne bolluk kaldı, ne ucuzluk. Su yoktu, çözüm yoktu, ama laf çoktu. Ve hâlâ çok.

Sular Verildi, Ama Cevap Hâlâ Yok
Günlerce susuz kalan mahallelerin tepkisi yükselince, nihayet musluklara su verilmeye başlandı. Ama bu suyla birlikte ne bir özür geldi, ne bir açıklama, ne de bir sorumluluk duygusu. Kriz sadece bastırıldı, çözülmedi. Çünkü bu yaşanan sadece teknik bir arıza değil; yılların birikmiş yönetim arızasıydı.
Hâlâ kimse çıkıp “Biz bu işi yönetemedik” demiyor. Kurumlar arasında gerekli iş birliği sağlanamıyor, sorumlular ise “kuraklık var” diyerek sorumluluktan kaçıyor. Bürokratlar açıklama yapmak için sırada beklerken, halk ise şu sorulara yanıt arıyor:
• Bu su neden kesildi?
• Neden önceden önlem alınmadı?
• Ve en önemlisi, neden hâlâ kimse hesap vermiyor? Su geldi, ama güven gelmedi. Musluklardan su akıyor olabilir; ama yöneticilerden hâlâ tek bir damla sorumluluk akmıyor.
Su nereye gidiyor ve önemlisi bu suyu kim denetliyor?
Su varsa neden yoktu? Bu sorunun cevabı Karaman’ın çevresine bakıldığında çok net:
• Ayrancı’daki biyokütle enerji santrali,
• Kazımkarabekir ve Taşkale’deki mermer ocakları,
• Ev önüne dikilen domates, salatalık
• Ev önünde yıkanan arabalar,
• Cami ve okul bahçelerinde açık bırakılan su çeşmeleri,
• Evlerde yıkanan halılar,
• Binlerce dönüm sulama isteyen tarım...
Sanayiye, tarıma, enerjiye kimsenin itirazı yok. Ama vatandaşın evine su veremeyecek noktaya gelen bir yönetim anlayışı varsa, orada bir durmak gerekir. Su planlaması yapılmadı, öncelikler belirlenmedi, denetim ise hiç olmadı. Sonuç: Bir yanda fıskiyelerle sulanan bahçeler, diğer yanda susuz kalan Karaman.
Geçen yıl da bu zamanlar…
Unutmadık. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, geçen yıl tam bu zamanlar Karaman’a gelmişti. Göksu Nehri ve tarımsal su kullanımıyla ilgili yapılması planlanan ziyaretler, nedense son anda iptal edildi. Yerine ne kondu? Ayrancı’daki Divle Peyniri, Akçaşehir’deki elma bahçesi gibi “göstermelik” ziyaretler. Gün kurtarıldı, ama bugün elimizde ne kaldı?
Bugün aynı kriz tekrar ediyor. Demek ki sorun konuşulmadı, sadece ertelendi. Ve şimdi Karaman, ertelenmiş sorunların altında eziliyor. Karaman’da su yıllarca “ucuz hizmet” mantığıyla verildi. Ama artık bu yaklaşımın sonuna geldik. Çünkü su, bir kalem maliyet değil; yaşamsal bir stratejik kaynaktır. Ucuzlukla övünülen yılların faturası şimdi kabarıyor.

Halk soruyor: Kim sorumlu?
Bu artık sadece bir altyapı meselesi değil, bu bir yönetim krizidir. Herkes konuşuyor ama kimse hesap vermiyor. Şehir susuz kaldı ama koltuklar hâlâ çok sağlam. Karaman halkı artık çözüm değil, hesap bekliyor. Çünkü bu şehrin susuzluğu kader değil, yönetilememişliğin acı bir sonucu...
Bugün yaşananlar, yılların “mış gibi” yönetim anlayışının eseridir. Bu yüzden artık sadece su değil, güven de akmıyor bu şehirde.
Ancak bu yaşanan su krizinin sorumluluğunu sadece Karaman Belediyesi’ne yüklemek doğru olmaz. Çünkü su yönetimi; iklim koşulları, altyapı yetersizlikleri, tarım ve sanayideki su kullanımı gibi birçok dinamiğin bir araya geldiği karmaşık bir süreç. Bu süreçte sadece belediye değil; Devlet Su İşleri, Karaman Tarım İl Müdürlüğü, Karaman Ziraat Odası, enerji şirketleri ve diğer ilgili kurumlar da önemli roller üstlenmektedir.
Kuraklık gibi doğal etkenler kadar, yıllardır süren plansızlık, kurumlar arası koordinasyon eksikliği ve yatırım yetersizliği de bugünkü krizi daha derinleştirmiş ve görünür hale getirmiştir. Dolayısıyla Karaman’ın susuzluk sorunu, tek bir kurumun değil, bir bütün olarak sistemin ihmalinin sonucudur. Bu nedenle çözüm de ancak tüm paydaşları kapsayan, ortak akla dayalı ve şeffaf bir yönetim modeliyle mümkündür.
Karaman Valisi Mehmet Fatih Çiçekli ve Karaman Belediye Başkanı Savaş Kalaycı’nın ortak ev sahipliğinde, tüm ilgili kurumların yer alacağı acil bir kriz masası kurulmalıdır. Yapılacak istişareler ve sorumluluk altına imza atanlar, şeffaflık ilkesi doğrultusunda kamuoyuna açıkça duyurulmalı; ayrıca, hazırlanan plan çerçevesinde aylık yapılacak çalışmalar ve ilerlemeler halkın takibine sunulmalıdır. Böylece, hem sorumluluklar netleşir hem de Karaman halkının güveni ve katılımı sağlanır.





