Düğün salonuna verilen 50 Bin TL parayla geline iki bilezik fazla takmanın daha mantıklı olduğunu düşünen Şemsettin Demirci isimli vatandaş “Eski düğünler şimdiki gibi salonlarda değil köylerde olurdu. At yarışları olurdu, farklı etkinlikler yapılırdı. Düğünler çok güzel bir törenle gerçekleşirdi ama şimdi köylerde bile bir düğün salonu var. Parası olan düğün salonunu tutar vur patlasın çal oynasın düğünün yapar. O düğünü mahallede yapsa 60 bin lirayı düğün salonuna vereceğine gelinine iki bilezik daha fazla taksa daha iyi olmaz mı? Ben bunu herkese tavsiye ederim salonlara boşu boşuna 60-70bin lira para verip içkili düğün yaparak başkalarına eğlendirmeyi istemem.” dedi.

Cenaze Evlerinde Yemek Verilme Düzeni Kaldırılsın

Eski düğünleri ve yeni düğünleri değerlendiren Şemsettin Demirci bizler aracılığıyla da önemli bir konuda vatandaşlara seslendi. Cenaze evlerinde insanlar acısını yaşayamadan yemek merasimi ile uğraşılmasının doğru olmadığını söyleyen Demirci: “Benim cenazem varken, ciğerim yanarken millet benden ekmek bekliyor. İnsanlar acısını mı yaşasın yoksa gelen misafirleri doyurmaya mı çalışsın. Bunlar insanlara hem maddi hem manevi büyük bir yük olur. Herkesin imkânı olmayabilir, o an eli müsait değildir. O telaşın içinde bu yemek işi insana acısını bile yaşatmıyor. Eskiden cenaze çıkan evin 4 gün ocağı yanmaz, yemek pişmezdi. Akrabaları, eşi dostu, komşuları yemek yapar götürürdü. Ama şimdi başsağlıkları yemek sofrasına dönüştü.” dedi.

Biz Eskiden At Arabasıyla Gelin Alırdık

Biz eskiden at arabasıyla gelin alırdık diyen Mustafa Basmaz isimli bir vatandaş: "Önceden Karaman'da düğün salonu şimdiki kadar meşhur değildi. Bu yüzden düğünlerimizi köyde yapardık. Benim çocukluğumda at arabasıyla gelin alırdık. Bu daha sonra motora döndü şimdi ise arabayla. Nişan, kına, düğün şimdi salonlarında kolayca yapılıyor gelinini alıyor düğün bitiyor. Ama eskiden öyle değildi bu işin sözü, nişanı, kınası vardı. Bohça getirirlerdi, iki gün çalgı çalardı pazar günü at arabasıyla gelin alınırdı. Şimdi çağ atladık, modernleştik eski düğünleri çok özlüyoruz. Günümüzdeki düğünlerden zevk almıyoruz. Düğün salonuna düğüne gidiyoruz biraz müzik çalıyorlar ondan sonra bitiyor ama önceden köyde çok coşkulu, samimi güzel düğünler olurdu. Eş dost akraba bir araya gelip sofralar kurulur yemek yenirdi.  Bizim düğünlerimizde etli pilav, çirli yemeği, nohut yemeği verilirdi.” diyerek büyük bir özlemle eski düğünleri anlattı.

Köylerdeki değişik adetlerden bahseden Basmaz “Gelin eve geldiğinde sağdıçla damat evin damına çıkar kolunda “çevre” dediğimiz torba olurdu onun içine şeker doldurup gelin inerken damdan serperdi şekerleri. Çocuklar yere düşen şekerleri kapışırdı. Sonra sağdıçla damat camiye namaza giderdi damadın ayakkabısı saklanırdı. Sağdıç saklanan ayakkabıyı kurtarmak mecburiyetindeydi. Gelin arabasının önü kesilirdi ve önüne bir Koç getirilirdi eğer gelin koçu kaldıramazsa damattan para istenirdi eğer gelin koçu kaldırırsa para alınmazdı. Bizim böyle çok güzel geleneklerimiz vardı ama artık hiçbiri kalmadı." dedi.

Düğünlerde Leğenle Sarma Sarılıp Koyunlar Kesilirdi

İsmini vermek istemeyen bir vatandaş” Eski düğün geleneklerimizde gelin ve damat birbirini görmeden nişan konulurdu alışverişleri bile yapılırdı. Gelin damadı neredeyse hiç görmezdi o zamanlar ayıplanırdı birbirlerini göremezlerdi. Nişan törenlerinde lokum ve bisküvi dağıtılırdı. Düğün olmadan önce 2 leğen sarma sarılırdı 3-4 tane koyun kesilirdi. Yemekler misafirlere ikram edilir gençler ayrı eğlenir yaşlılar ayrı eğlenirdi. Bu yemeğe bayrak yemeği denilirdi çok güzel bir düğün olurdu. Şimdiki düğünler salonda yapılıyor ama eski düğünler ahırda, ambarda yapılıyordu ama çok samimi ve saygılı bir ortam oluyordu. Akşam da kız evi oğlan evine tirite gidiyoruz derlerdi ve tirit götürürlerdi. Düğün olmadan 5-6 gün önce dürü götürülürdü. Şimdiki gençler evlenmeden zaten düğünü yapıyorlar. Hemen birbirlerinden hevesini alıp üç gün sonra da ayrılıyorlar, boşanıyorlar ama bu gidişat hiç iyi bir gidişat değil saygı ve sevgi kalmamış. " diyerek günümüz düğünlerine sitem etti.

Fatma Bozkurt isimli vatandaş: "Eskiden 3 gün boyunca düğün olurdu, düğünler cuma günü akşam başlardı pazar günü akşam biterdi. Cuma günü damat evinde çay yapılırdı bütün köyün delikanlıları çaya giderdi oğlan evine. Çok güzel sohbet edilip oynanırdı. Cumartesi günü de özel çalgıcı gelirdi çalgı çalınmaya ve yemek verilmeye başlanırdı. 5-6 tane koyun kesilirdi. Gece oğlan evinde çok güzel eğlence olurdu damat ve arkadaşı ile takı töreni yapılırdı yani tam günümüzdeki gibi takım merasimi değil de herkes elinde olan imkanlar dahilinde sini, battaniye, leğen gibi ihtiyaçları hediye olarak damada takdim ederdi.” dedi.

Düğünlerde yöresel kıyafetlerin giyildiğini de dile getiren Bozkurt “Cumartesi günü akşamda yemek yenilir ardından yöresel kıyafetlerle oynanırdı. Ertesi gün öğlende oğlan evinde etli pilav verilirdi. Yemekten sonra konvoy halinde gelin almaya gidilirdi. Herkes yöresel kıyafetler giyerdi herkesin bir dostluğu samimiyeti olurdu. Gelin evinde akşama kadar durulur sonra gelin alır gelinirdi. Günümüzdeki düğünler bir gece de salonda yapılıyor, ekmek yok aş yok herkes oynuyor gürültü patırtı düğün bitiyor bu yüzden eski düğünleri, köyümüzün düğünlerine özlem çok. " özlemini dile getirdi.