Bir ekran görüntüsüyle gündem yaratmak kolay. Fakat gerçek sorumluluk, konuyu ilgili yerlere taşımayı gerektirir. Samimi kaygılar taşıyan biri, bağırmakla yetinmez; adım atar, resmi yolları kullanır. Karaman’da da devletin tüm kurumları görev başında, kapılar açık. Ama siz bu açık kapıları değil, infaz yolunu tercih ettiniz.

Hiçbir zaman bir grubun ya da görüşün savunucusu olmadım. Kalemimi kişisel öfkelerle değil, araştırmalarla yönlendiririm. Duyduklarımı sorgular, gördüklerimi doğrularım. Bir iddia ortaya atıldığında ise sadece içerik değil, o içeriğin bağlamı da önemlidir. O yazılar neden şimdi servis ediliyor, niçin 1,5 yıl önce dile getirilmedi? Bunları da düşünmek gerekir.

Karaman’daki Sevgi Evleri üzerinden ortaya atılan iddialar, sadece birkaç mesajdan ibaret değil; bir kurumun itibarı, çalışanların emeği ve çocukların huzuru söz konusu. O yüzden bu tür meselelerde yazıların satır aralarına değil, yazının hangi amaçla ve ne zaman yazıldığına da bakmak gerekir.

Zaman zaman Sevgi Evlerine yolu düşen, çocuklarla pikniklerde bir araya gelen; kimi zaman evlat edinmek isteyen aileleri yüreklendiren biri olarak şunu çok iyi biliyorum: Orada çocuklara gerçek bir aile sıcaklığı, sevgi ve şefkat sunan çok sayıda insan var. Bu kurum, sadece dört duvardan ibaret değil; içinde umutlar, emekler ve yürekler var.

Sosyal Medya mı, Savcılık mı?

Elde yalnızca bir ekran görüntüsü varken, bu kurumun çalışanlarını topyekûn töhmet altına sokmak doğru değil. Konuya bütüncül yaklaştım: Yazışmaların tarihi, içeriği, yazan kişilerin rolleri, çocuklara etkisi ve şimdi servis edilme nedenleri... Hepsini değerlendirdim. Çünkü gazetecilik budur. Çünkü bu meslek, bilgiyle yapılır; önyargıyla değil.

Eleştiri, gazeteciliğin temelidir. Ama bilgi eksikse, kasıt fazlaysa, zamanlama şüpheliyse, o eleştiri bir yönlendirmeye dönüşür. İnsanları, kurumları hedef almak kolaydır. Asıl zor olan, bir iddiayı tüm yönleriyle değerlendirmektir. “Bu yazdığım gerçekten adil mi?” diye sormadan kalem oynatmak, kamu vicdanını zedeler.

Bir Kurumu Elestirirken Sehri Harcamayin2

Suç Bireyseldir, Kurumlar Değil

Kimse kusursuz değildir. Bu şehirde görev yapan her kamu personeli, elinden gelenin en iyisini yapmak için çabalıyor. Elbette hatalar olabilir. Ama hata varsa, devlet gerekeni yapar, yapıyor da. Şu an Sevgi Evleri hakkında resmi incelemeler yürütülüyor. Eğer gerçekten bir suç işlendiyse, sorumlular tespit edilir, cezalarını alır. Ancak birkaç kişinin muhtemel kusurunu tüm kuruma yüklemek vicdani değildir.

Bir kurumda onlarca kişi gece gündüz demeden çocuklara sahip çıkıyor. Onların emeğini, tek bir olay üzerinden silmek adil olmaz. Bu tür kurumlar siyaset malzemesi haline getirilmemeli. Çocukların güvenliği ve huzuru, politik hesapların önüne geçmelidir.

Karaman Kalesi İçin Önemli Ziyaret: Bakan Yardımcısı İnceleme Yaptı
Karaman Kalesi İçin Önemli Ziyaret: Bakan Yardımcısı İnceleme Yaptı
İçeriği Görüntüle

Neden Şimdi?

Yine gelen sahte bir mail ihbarında, 1,5 yıl öncesine ait bazı yazışmaların aslında kurumda iki personel arasında yaşanan bir gönül ilişkisinin üzerini örtmek amacıyla gündeme getirildiği; “Çocukların yemeğine taş atalım, ilaç koyalım” gibi ifadelerin ise çocuklarla hiçbir ilgisinin olmadığı, yalnızca idari personel arasında geçen bir yemek düzeni tartışmasına ait olduğu iddia ediliyor.

Bahsedilen yazışmalar 1,5 yıl öncesine ait. Eğer gerçekten bu kadar ciddi iddialar içeriyorsa, neden şimdi ortaya çıktı? O dönem görevde olan kişiler hâlâ aynı yerlerde. Kurum da, şehir de yerli yerinde. O halde o gün susulup, bugün neden yüksek sesle konuşuluyor?

Bu durumda sorgulanması gereken, mesajların içeriğinden çok, zamanlamasıdır. Gerçekten bir çocuk korunmak istenseydi, resmi adımlar atılırdı. Sosyal medyada algı oluşturmak yerine, savcılığın kapısı çalınırdı.

Resim3-1Kurumları Yıpratmak mı, Çocukları Korumak mı?

Eğer niyet çocukları korumaksa, bunun yolu kurum içindeki iyi insanların yanında durmaktır. Eğer amaç sadece birilerini görevden almaksa, bunu açıkça söylemek gerekir. Çocukların üzerinden politika üretmek, onların güvenli alanlarını tartışmaya açmak, telafisi zor zararlara yol açar.

Karaman küçük bir şehir. Herkes birbirini tanır. Kimin ne yaptığı, ne zaman ne dediği bellidir. Gündem yaratmak kolay, ama gerçeği taşımak zordur. 1,5 yıl boyunca sessiz kalanların, şimdi bağırmasının nedeni sorgulanmalıdır.

Gerçek Gazetecilik Delille Yapılır

Son zamanlarda önüme gelen ihbarların çoğu isimsiz, belgesiz. Sahte profillerden gelen mesajlar, yazıcı çıktısı mektuplar, tanıksız iddialar... Evet, gazetecilik her duyumu önemser ama doğrulamadan yazmak mesleğe ihanettir.

Geçtiğimiz günlerde kadın sığınma eviyle ilgili de benzer bir mektup ulaştı elime. Dikkatle inceledim. Mektup, profesyonelce yazılmış, ancak altında ne imza var ne de tanık. Gittim, araştırdım. Edindiğim bilgiye göre, yaz döneminde bu sığınma evinde yalnızca 1-2 kadın kalıyor, 17 personel ise her zaman hazır. Ortada anlatıldığı gibi bir kriz ya da yoğunluk yok.

Eleştiri Yerini Bulmazsa Değerini Yitirir

İsimsiz mektuplar, bazen iyi niyetli olabilir. Ama çoğu zaman hedef gösterme, karalama ya da hesaplaşma aracına dönüşür. Eğer gerçekten bir sorun varsa, valilik, CİMER, adliye, ALO 183 gibi kanallar kullanılabilir. Ama buralar es geçilip doğrudan medya yoluyla gündem yaratılıyorsa, o zaman niyet sorgulanır.

Son Söz: Adalet Yerinde Aranmalı

Eğer ortada bir suç varsa, devlet gereğini yapar. Ama bu süreç devam ederken, kurumları yıpratmak kimseye fayda sağlamaz. Suç şahsidir; kurumlara, şehirlere mal edilemez. Gerçek gazetecilik, infaz değil; bilgiyle, belgeyle yapılır. Kimin görevde kalıp kalmayacağı değil, çocukların güvenliği önemlidir. Hepimiz için esas olan da bu olmalı: Vicdan, adalet ve sağduyu.

Kaynak: Senem Yavuzaslan