Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karamanlı siyasetçi Yusuf Baştuğ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Resmî Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan 10544 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, “Hububat ve Bakliyat İthalatında Tarife Kontenjanı” kapsamında arpa (GTP 10.03) ve mısır (GTP 10.05) ürünlerinde her biri 1 milyon ton olmak üzere toplam 2 milyon tonluk yeni ithalat kotası tanımlanmıştır.
Bu kararla birlikte mısırda sadece 2025 yılı içinde dördüncü kez 1 milyon tonluk ithalat izni verilmiştir.
Bu karar, tam da hasat döneminde, tarlasında ter döken, biçerdöverin tozunu yutan üreticimizin emeğini hiçe sayan bir adım olmuştur.“Hükümet, Çiftçiye Değil, İthalat Lobilerine Kol Kanat Geriyor!”
Aylarca mazot, gübre, sulama ve elektrik maliyetleriyle mücadele eden çiftçi, şimdi bir de hükümetin yanlış zamanlı ithalat kararıyla karşı karşıyadır.
Çiftçi biçerken, hükümet ithalat kararı biçmiştir!
Hasat sürerken alınan bu karar, yerli üretimi desteklemek yerine ithalatı teşvik eden, üreticiyi cezalandıran bir politikadır.
Bu durum yalnızca üreticinin değil, Türkiye’nin tarımsal bağımsızlığının da zedelenmesidir.“Bir Yılda Dört Kez Mısır İthalatı: Bu Mudur Tarım Politikası?”
Geçtiğimiz yıl 4 milyon ton mısır ithalatıyla Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmıştı.
2025 yılında ise tablo daha da vahimdir:
Ocak–Mart döneminde 1 milyon ton,
Mayıs ayında 1 milyon ton,
Yaz ortasında 1 milyon ton,
Ve bugün açıklanan kararla dördüncü 1 milyon tonluk ithalat kararı…
Yani yalnızca 10 ayda 4 milyon tonluk mısır ithalatına izin verilmiştir!
Bu durum, ülkemizin artık mısırda kendi kendine yetemediğinin açık göstergesidir.“Çiftçinin Emeğini Değersizleştiren Bu Karar Kabul Edilemez”
Kuraklık, artan girdi maliyetleri, su sıkıntısı ve münavebeli üretim baskısı altında ezilen üretici, bu yıl zaten zor bir sezon geçiriyor.
Tam da fiyatların oluştuğu hasat döneminde ithalat kararı almak, piyasayı baskılamak, çiftçinin ürününü değersizleştirmek anlamına gelir.
Bu karar, “üretin” diyerek tarlaya yönlendirdiğiniz çiftçiye “artık senin ürününe gerek yok” demektir!“Üreticiyi Korumayan Tarım Politikası, Ülkeyi Dışa Bağımlı Hale Getirir”
Hükümetin görevi, çiftçinin alın terini ithalatla değersizleştirmek değil; yerli üretimi planlı, sürdürülebilir ve kazançlı hale getirmektir.
Ancak bugün görüyoruz ki, tarım politikaları plansız, günübirlik ve ithalata dayalı bir anlayışla yürütülüyor.
Kuraklık, su yetersizliği ve artan maliyetler ortadayken, bu koşullarda üretim yapan çiftçiyi destekleyeceğine ithalatı kolaylaştırmak, üretim çarkını kırmak demektir.
Bu anlayış devam ederse Türkiye, kendi tarlasına değil, ithal gemilere bakan bir ülke haline gelecektir.“Arz Açığı Bahane Edilmesin: Planlı Üretimle Çözüm Mümkün”
Evet, arz sorunu yaşanıyorsa ithalat bir seçenek olabilir; ancak bunun zamanı hasat dönemi değildir!
Doğru zamanlama, doğru miktar ve yerli üretimi koruyacak denge esastır.
Bugünkü karar bu dengeyi tamamen yok etmiştir.
İthalatın kapılarını ardına kadar açmak, çiftçinin elindeki ürünü değersizleştirir; üreticiyi tarladan, gençleri kırsaldan uzaklaştırır.
Bu, yalnızca ekonomik değil, stratejik bir zafiyet yaratır.“Çiftçiyi Değil, Üretimi Bitiriyorsunuz!”
Bu karar, Karamanlı, Konya Ovası’ndaki, Çukurovalı, Trakyalı üreticinin değil, ithalat lobilerinin yüzünü güldürmüştür.
Ülkemizin tarım gücü, üreticinin direnciyle ayakta kalmaktadır.
Ama her ithalat kararı, bu direnci biraz daha zayıflatmaktadır.
Türkiye’nin geleceği; ithalat rakamlarında değil, tarlasındaki üreticide, alın terinde, toprağının bereketindedir.
Çiftçiyi korumayan bir ekonomi, gıda güvenliğini koruyamaz!
“Bu Karar Geri Çekilmelidir!”
Ülkemizin gıda güvenliği, yerli üreticinin emeği ve geleceği için çağrımız nettir:
🔹 Hasat döneminde ithalat kararı alınmamalıdır.
🔹 Yerli üretici korunmalı, destekler artırılmalıdır.
🔹 Tarım politikaları plansız değil, sürdürülebilir bir üretim modeliyle yönetilmelidir.
Hükümeti, üreticinin sesine kulak vermeye, bu yanlış kararı derhal geri çekmeye çağırıyoruz."
