Dans, bale, opera, poro gibi sahne sanatlarının eğitimini alabileceğiniz bir okulun olmaması ve izlenebilecek alanların olmaması, Karaman'da sanatın gelişimini olumsuz etkiliyor. Aynı şekilde, konservatuvarlar için öğrenci yetiştirme amacı güden yerlerin de eksikliği, Karaman'da sanatın potansiyelini tam anlamıyla ortaya koymasını zorlaştırıyor. Şehirdeki kültürel ve sanatsal imkânların yetersizliği hem sanatçıların yetişmesini hem de toplumun sanatsal deneyimler kazanmasını sınırlarken Karamanlı gençlerin ilerleyen yaşlarda başka şehirlere yerleşmesine şehri terk etmesine de sebep olabiliyor. Şehrin kültürel ve sanatsal gelişimini desteklemek için farkındalık yaratma, eğitim kurumları ve etkinliklerin teşvik edilmesi, sanat icra edecek alanların olması gibi çözüm yolları üzerinde düşünmek, Karaman'da sanatın gelişimine katkı sağlayabilir ve yerel halkın burada yaşamaya teşvik edebilir, hatta çevre illerden göç almamıza da katkı sağlar.

Türkiye'nin kültür ve sanat alanındaki mevcut durumu, kültür ve sanat etkinliklerinin eşit dağılımı konusunda önemli sorunları ortaya koymaktadır. Devlet Tiyatrosu, 1949 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak “Devlet Tiyatro ve Operası adıyla kurulmuştur. Faaliyete başlamasının üzerinden 74 yıl geçmesine rağmen sadece 25 ilde faaliyet gösteriyor olması büyük bir eksikliğe sahip olduğumuzun göstergesidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Devlet Tiyatrolarının sınırlı sayıda ilde bulunması, ülkede kültür-sanat eşitliğinin sağlanamadığını göstermektedir. 2021 yılına ait TÜİK verilerine göre;

Sinema ve Gösteri Sanatlarının Durumu

Sinema ve Gösteri Sanatları istatistikleri, kültür ve sanatın farklı alanlarında da benzer sorunlar olduğunu ortaya koymaktadır. Sinema salonlarının sayısının %11,1 azalması, sinema seyirci sayısının %27,9 azalması ve tiyatro salonlarının sayılarının %44,4 azalması gibi veriler, kültür-sanat etkinliklerine olan talebin düşük olduğunu veya bu etkinliklere erişimin kısıtlı olduğunu göstermektedir.

Tiyatro ve Opera Sanatının Azalması

Tiyatro seyirci sayısının %84,1 azalması ve Opera-Bale seyirci sayısının %94,5 azalması, bu alanlardaki sorunların boyutunu göstermektedir. Tiyatro salonlarında oynanan eser ve gösteri sayılarının büyük düşüşler yaşadığı görülmektedir. Bu da tiyatro ve opera gibi önemli kültürel etkinliklerin halk arasında daha az ilgi gördüğünü ya da daha az desteklendiğini görmemizi sağlıyor.

Kültür-Sanat Eşitsizliğinin Yansımaları

Türkiye genelinde sadece belirli illerde Devlet Tiyatrosu ve benzeri sanat etkinliklerinin bulunması, kültür-sanat eşitsizliğini net bir şekilde yansıtmaktadır. Bu durum, kültürel çeşitliliğin ve sanatsal ifadenin önündeki engelleri ortaya koymaktadır. Ayrıca, özel sinema ve gösteri salonlarına verilen destek eksikliği, özel sektör ve devlet kurumları arasında eşitsiz bir rekabet ortamı yaratmaktadır.

Bu sorunların çözülebilmesi için, çeşitli adımlar atılması gerekmektedir. Devlet ve yerel yönetimler, kültür ve sanat etkinliklerine daha fazla yatırım yapmalı, eğitimprogramları oluşturmalıdır. Kültür-sanat etkinlikleri çeşitlendirilmeli, farklı bölgelerde daha yaygın hale getirilmelidir. Toplumda ki herkesin erişebileceği hale getirilmelidir. Aynı zamanda toplumsal farkındalık artırılmalı, sanatın ve kültürel ifadenin önemi vurgulanmalıdır.

Kültür-sanat eşitsizliği, Türkiye'nin zengin kültürel mirasının tam anlamıyla değerlendirilemediğini göstermektedir. Daha geniş bir toplumsal katılım ve eşit fırsatlarla, kültür ve sanatın her yönüyle erişilebilir hale getirilmesi amaçlanmalı ve bunun için çabalanmalıdır. Bu çaba, toplumsal gelişimi ve kültürel çeşitliliği güçlendirecektir. Türkiye’nin tüm şehirleri bütün kırsal alanları yaşanılabilir birer mekân haline dönüştürülmelidir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün de ifade ettiği gibi; "Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir."