1240-1321 yılları arasında Anadolu’da Karaman’da yaşayan Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram Veli, Karaca Ahmet, Taptuk Emre, Ahi Evren, Âşık Paşa, Baba İlyas, Şeyh Edebali ve Şeyh Bedrettin gibi velilerle birlikte halka ışık oldu; bu ışıklarla Anadolu’yu aydınlattılar; insanları, zaman ve mekâna hoşgörülü olmaya alıştırdılar.

Bunlar Anadolu insanına yaşama ve mücadele gücü verdiler; birlik ve beraberliğin sağlanmasında, dayanışma ve direnme gücünün artmasında olumlu rol oynadılar.

Anadolu’ya gelen Ahmet Yesevi dervişleri, kimseye el açmayan elinin emeğiyle geçinen toprağa, vatana, dine ve devlete bağlı, ilkeli, disiplinli örnek insanlardır.

Yunus Emre, Türk Halk şiirinin tartışılmaz bir önderidir. Birliğin, beraberliğin, diriliğin, dayanışmanın timsali ve gönüller sultanı olan Yunus Emre:

“Bir kez gönül yıktın ise,

Bu kıldığın namaz değil,

Yetmiş iki millet dahi,

Elin yüzün yumaz değil.” Der.

Bir yandan Haçlı Seferlerinin düzenlendiği, bir yandan Moğol askeri, İranlı vezirler elindeki Selçuklu askeri birlikleri ve çeşitli halk isyanlarının Anadolu halkı arasında kin, nefret, düşmanlık tohumları ektiği, bezginlik, bıkkınlık verdiği bir dönemde; Yunus Emre, kötülüklerin, savaşların ve dünyalık davalarının panzehirinin sevgi olduğunu ortaya atıp:

“Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz,” diyerek, bir büyük hakikate dikkat çekti.

Yunus Emre’nin iki eseri olduğu bilinmektedir. Birinci eseri, “Risalet-ün Nushiyye” (Öğütler kitabı) aruz vezniyle yazılmış olup, 573 beyitten meydana gelmiştir. İkinci eseri ise Divan’ıdır. Bu eserinde aruz ölçüsüyle ve gazel şeklinde yazılmış şiirleri de vardır. Fakat en güzel şiirleri hece ölçüsüyle, dörtlükler halinde söylenmiş olan ilahileridir.

Yunus Emre, Vahdet-i Vücut felsefesinin kurucusu Muhiddin-i Arabî’nin fikirlerine sahiptir.

Karamanlı olan Yunus Emre, dillerden akan Türkçe gibi, Anadolu’daki bütün insanların gönlündedir.

Türkçe ile Yunus Emre birbirleriyle kaynaşmış, bir bütün olmuşlardır.

Yunus Emre, Türkçe gibi durmadan çağlar.

Yunus Emre, Türkçe gibi saf, temiz, akışkan, sade, billur ve yalındır.

“Ete kemiğe büründüm,

Yunus diye göründüm” sözlerindeki akıcı ve coşku dolu güzel Türkçemiz, nasıl Yunus kokuyor?

Yunus Emre demek; hoşgörü, barış, kardeşlik demektir.

Yunus Emre demek; hümanizma ve sufilik demektir, gönül sultanlığı demektir.

Yunus Emre demek; kine, nefrete, düşmanlığa karşı olmak demektir.

Tarihte ve günümüzde, maalesef; Türk’e, Türklüğe ve Türkçeye karşı olanlar, Yunus Emre’ye de karşı oldular.

TÜRKÇE

Türkçede,

Anadolu kokar.

Türkçede;

Anadolu’nun acısı,

Anadolu’nun ağıtları,

Anadolu’nun çilesi kokar.

Ne zaman bahar gelse;

Anadolu’da çiçekler kokar,

Ve tüm çiçeklerde Türkçe kokar,

Ve Türkçede Yunus; Yunus’ta Türkçe kokar…

Kemal UYSALER - 28.02.2021-İZMİR