Yediden yetmişe herkesin elinde bir cep telefonu, gece gündüz, bu cep telefonunun içinde kendimizi kaybediyoruz…

Aynı evde ve ayrı odalarda, bir bilgisayar veya elimizde bir tablet; yaşlımız, gencimiz ve çocuklarımız bilgisayar oyunları içinde aile bağlarımızı kaybediyoruz…

Fransızların, aptal kutusu dedikleri televizyonları seyrederken, birbirimize bakmadan ve birbirimizle konuşmadan, birbirimizi kaybediyoruz…

Teknolojiyi üretemediğimiz gibi, kullanmasını da bilmeyerek zamanımızı kaybediyoruz…

Aynı ya da farklı mekânlarda yaşayan akrabalarımızla gerektiği kadar görüşmeyerek, akrabalık bağlarımızı kaybediyoruz…

Aynı apartmanda yaşadığımız komşularımızla ilişki kurmayarak, komşuluk ilişkilerimizi kaybediyoruz…

Çevremizde yaşayan yoksul ve yardıma ihtiyacı olan kişilerle yardımlaşma ve dayanışma içine girmeyerek, dayanışma duygularımızı kaybediyoruz…

Etrafımızda oluşturduğumuz fiziki ve sosyal kirlilikler nedeniyle yaşam alanlarımızı kaybediyoruz…

Paramızın değerini yabancı paralar karşısında sürekli bir şekilde düşürerek, ekonomik gücümüzü kaybediyoruz…

Yediklerimizin büyük bir bölümünü dışarıdan alarak, topraklarımızı ve topraklarımızın verimini kaybediyoruz…

Yol ve köprü yapıyoruz gerekçesiyle; yüz binlerce ve milyonlarca ağacımızı katlederek, doğamızı kaybediyoruz…

Çocuklarımızı; ilgi, yetenek ve isteklerine göre eğitim almaları için yönlendirme yerine, kendi isteklerimize göre eğitim almalarını dayatarak, çocuklarımızı kaybediyoruz…

Araba satmak için yapılan yollarda, aşırı sürat yaparak, hayatımızı kaybediyoruz…

Dini bayram tatillerini, turizm gelirini artırma adına, dokuz güne çıkarılması nedeniyle, evlerimizden ayrılıp, bayramlaşma yerine tatile çıkarak, dini değerlerimizi kaybediyoruz…

Birbirimize selam vermeyerek, aramızdaki insani bağları kaybediyoruz…

Sınavlarda üç-beş seçenek arasında dolaşırken, edindiğimiz bilgilerimizi de kaybediyoruz…

Sınavlarda, karşılaştığımız kırk sorudan ancak üç tanesine doğru yanıt vererek, doğuştan gelen bilgi edinme ve üretme motivasyonlarımızı kaybediyoruz…

Cuma Namazlarında, vaiz veren imamların, sürekli olarak yaptıkları siyasi propaganda nedeniyle, din görevlilerine olan saygımızı kaybediyoruz…

Toplu taşım araçlarında, on yaşındaki çocukları oturtup, yetmiş yaşındaki yaşlıları ayakta bırakarak, yaşlılara olan saygımızı kaybediyoruz…