Ülkemizde, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında eğitim gören on sekiz milyonu aşkın öğrenci, 21.01.2022 Cuma günü, karne alarak, birinci sömestr tatiline girdi.

Aslında bu sürece tatil demek ne derece doğru olur bilemiyorum. Dinlenme yerine öğrencilerin tamamına yakını bu süreçte öğretmenlerin verdikleri ödevleri yapacaklar, bazıları dershanelere devam edecekler, evde kalanlar da anneleriyle birlikte TV kanallarında yayınlanan dizileri izleyeceklerdir. Tatil bunun neresinde?

Ülkemizde tatil anlayışı: tatil kültürü gelişmediğinden, öğrenciler için okullara; memurlar, işçiler, esnaflar için işyerlerine gitmeme anlamında değer buluyor.

Eğitim alanında anlayamadığım olgularda biri de öğrencilere dönem sonlarında verilen karnelerdir. Kendime sürekli olarak bu karnelerin neyi gösterdiklerini sordum…

Karnelerini alan öğrenciler arasında sevinenler, üzülenler, ağlayanlar, korkanlar, anlayamadıkları ruhsal durumları yaşayanlar, evlerinden kaçanlar, karnelerinde notlarını düzelterek yalan söyleyenler ve nihayet intihar edenler, toplumumuz tarafından bilinen gerçeklerdir.

Ama sonuç ne olursa olsun, eğitimde öğrencilere karne verilmeye devam edilir…

Öğrenci karnelerinde: öğrencilerin kazandıkları teşekkür-özür, iyi-kötü, yanlış-doğru, gerçek-yalan, kazanmak-hak etmek, büyük-küçük, vb. değerler yer almazlar.

Her insanın öğrenme süreçlerinin farklı olduğu,

Her insanın ilgi alanın farklı olduğu,

Her insanın zekâ özelliğinin farklı olduğu,

Her insanın farklı aile ortamlarında yaşamakta olduğu

Hiç düşünülmeden ve hiç değerlendirilmeden;

Aynı potada, aynı seviyede eğitilmeye daha doğrusu yaşamlarında belki de hiç kullanmayacakları bilgiler öğrencilere yüklenmeye çalışılır.

Sonuçta bunu bir başarı ve başarısızlık ekseninde değerlendirip karne adı verdikleri nesnelere bunlar yazılarak, öğrencilere verilir.

Dayatmacı ve ezberci eğitim sisteminde öğrencinin yeri neresidir, bilen var mı? Teoride “öğrenci merkezli eğitim sistemi” dillerden düşmez. Pratikte ise bu sistemin uygulanması görülmez.

Ergenlik dönemindeki öğrencilerin müfredatlarda yer alan konuları çok ağırlıklıdır. Her nedense Talim Terbiye Kurulu’nca öğrencilerin içinde bulundukları biyolojik ve psikolojik durumları dikkate alınmaz ve bu dönemlerdeki öğrencilerin ders yükleri azaltılmaz…

Aileler, öğrencilerini yarınlara hazırlamak için bilinçlendirmezler.

Ayrıca aileler, başarı anlayışları çerçevesinde öğrencileri kardeşleri veya arkadaşlarıyla sürekli olarak karşılaştırıp motivasyonlarını bozarlar. Bu davranışlarıyla da öğrencilerin bilgi edinme ve üretme isteklerini köreltmiş olurlar.

Eğitim genlerle ve ailede başlar, okullarda sürer ve yaşam boyunca da kendisini gösterir.

Ayrıca eğitimde çevre de önemli bir faktör oluşturur. Bu nedenle karnelerdeki notlar sadece öğrencilerin bilgi düzeylerini göstermez.

Karnedeki notlar: aile ve aile ortamlarını, öğretmenler, yöneticiler, okullar ve okul ortamlarını, eğitim sistemlerini ve öğrencinin zekâ özellikleri ile içinde bulunduğu psikolojik durumları gösterir.

Öğrenci başarısının göstergeleri, öğrencilerin ezberledikleri değil, ürettikleri olmalıdır. Bu nedenle eğitim, üretimden kopuk olarak yürütülmemeli ve eğitim, merkezine öğrencileri alarak, üretim ile iç içe yürütülmelidir.