Gazetemizin doğuşunu, gelişmesini anımsarken, gerilere doğru gitmiştim. Belleğimin yüze çıkan olaylarını, insanlarını gizlendikleri yerden çıkarmaya çalışmıştım. Sonraki günlerde de bu iş sürdü. Bir de baktım, iki dostu unutmuşum. Yaşlılıktan olsa gerek dedim. Ben dost, sevecen Ahmet Mısırlıoğlu ve Abidin’i neden unuttum diye bin kez hayıflandım, kendi kendime kızdım.

Zorunlu İsmet Paşa yolcusu, Reis sokağının çocuğunu, Pınarbaşı köyündeki ağacın dostu Ahmet’e yaptığımın özrü olmaz sanırım.

Ya bizim uzunca boylu Abidin’imiz? Rahmetli Birol Kuytan’ın yakıştırdığı “Kling” O da gazete ve televizyonun emektarıydı. Gazete dağıtım, gel-götür işlerini üstlenen oydu. İşte ben onu da unutmuştum. Ayıp ki ne ayıp.