Durdurulamayan yem fiyat artışları hem üreticiyi hem de süt sektörünün geleceğini tehlikede diyen Karaman Ziraat Odası Başkanı Mehmet Bayram: “Küçükbaş, besiciler ve süt üreticilerinin geçimleri ve kazançları adeta dibe vurmuş durumda. Girdi maliyetlerindeki artışları kontrol edemeyen fakat üretici fiyatlarını uzun süre sabitleyen bir sistem ülke hayvancılığımıza ve üreticilerimize zarar veriyor. İvedilikle Ulusal Süt Konseyini yeni ve üreticilerimizi tatmin edici bir tavsiye fiyatı kararı almalıdır. Unutulmamalıdır ki, salgın sürecinin gizli kahramanlarından biri de hayvan üreticileridir.

Üreticilerimiz hiçbir zaman fırsatçı olmamış her zaman mağdur olmuştur. Salgın süreci boyunca hep sabretmiş, ülkemiz tüketicisinin ithalata muhtaç etmemek için kâr etmemesine rağmen üretimden çekilmemiştir. Ancak gelinen noktada üreticimizin sabrı kalmamıştır. Her geçen gün ülkemizde üretici sayısı azalırken, üreticinin para kazanmamasından dolayı üretimden kaçarken, üreticimizin durumunu daha ne kadar görmezden gelebiliriz. Tüm dünyada hammadde fiyatlarının artması nedeniyle yem fiyatları her neredeyse her hafta düzenli bir şekilde artmasına karşılık, et ve süt fiyatlarında aynı orantıda artış sağlanmamaktadır. Ülkemizde halâ et ve süt fiyatları sabit, yem fiyatları sürekli artan bir doğrultuda değişkenlik göstermektedir. Bu durum sektörün her geçen gün daralmasına neden olmaktadır” dedi.

Süt Konseyi Acilen Toplanmalı

Süt konseyinin acilen toplanmasını söyleyen Mehmet Bayram sözlerinde: “ 1 Aralık 2021 tarihinden itibaren geçerli olacak yeni çiğ süt fiyatını belirlenmelidir.

Tüm dünyada süt fiyatlarının oluşmasında önemli bir ölçek olan süt/yem paritesi yeni belirlenecek süt fiyatlarında mutlaka dikkate alınmalıdır. Özellikle hayvancılığın şakası olmaz, hayvancılık ciddiyetsizliği, ertelemeyi kabul etmez. Bugün hep birlikte üreticimizi artan maliyetler karşısında içerisinde bulunduğu durumdan çekip kurtaramazsak, üreticimiz dönüşü olmayan bir yola girmek durumunda kalır. Üretici ne olacağını kestiremediği maliyet artışları karşısında nasıl üretime devam edecek, nasıl geleceğini planlayacak? Nasıl işletme ölçeğini büyütecektir? Üreticilerimizi sektörden küstürmemek, üretimden koparmamak, sektöre tutunmalarını sağlamak gerekiyor. Üreticilerimiz hayvanları kasaba gönderiyoruz’ diye çığlık atıyor. Bu sese kulak verilmelidir. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin boşa gitmemesi, 2008 yılında yaşanan krizin tekrar yaşanmaması için üreticilerimizin sesine kulak verilmelidir. Eğer fiyatlar önümüzdeki dönem için hak ettiği oranda revize edilmeden bu şekilde uygulanmaya devam edecek olursa ne yazık ki hayvanların kasaba gidişi hızlanacak, bunu et krizi takip edecektir. Dünyanın süt sektörü gelişmiş hiçbir ülkesinde, süt üreticileri piyasanın acımasız çarklarına mahkûm edilmemiştir. Durdurulamayan yem fiyat artışları hem üreticiyi hem de süt sektörünün geleceğini tehlikeye sokmaktadır.

Dövize bağlı gelişen yem fiyat artışları bir türlü durdurulamamaktadır. Enflasyonun yükselişine bir gerekçe aranıyorsa sorun sadece üretici fiyatlarında değil tüm zincirde aranmalı, çözümlere buradan başlanmalıdır. Elimizdeki verilere göre üretici bir litre çiğ sütü Ekim ayı itibariyle ortalama 3 lira 2 kuruşa satmıştır. Bu ayda yemin kilosunu da 3 lira 30 kuruşa satın almıştır. Bir litre süt satarak alabileceği yem bir kilo bile etmemekte, 0,92 kilo etmektedir. Bu parite son yılların en düşük paritesidir. Devletimizden daha önceki dönemlerde uyguladığı üzere hayvancılığımızın gelişimine önemli katkılar yapan süt primi, süt tozu desteği gibi teşvik uygulamaları başta olmak üzere diğer desteklerde de sektörümüzün güncel taleplerine göre politikalar uygulamasını bekliyoruz.

Hayvancılıkta bu sorunların devam etmesi halinde süt üreticilerinin zarar görmesine ve yabancı ülkelerin çiftçilerinin ithalat yoluyla finanse edilmesine neden oluruz. Daima üreten bir ülke olma ve dışa muhtaç olmamalıyız” ifadelerini kulandı.