Üniversite Rektörlüğü tarafından hazırlanan program, 28 Mayıs Cuma günü üniversitenin resmi Youtube ve Facebook hesaplarından canlı yayınlandı.

KMÜ Yunus Emre ve Türkçe Yılı Koordinatörü Muhammet Ali Orak'ın yönlendiriciliğinde gerçekleştirilen program, Muhammet Ali Orak’ın okuduğu Necip Fazıl’a ait Otel Odaları şiiriyle başladı. Programda, Necmettin Erbakan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Harmancı, konuşmacı olarak yer aldı.

“Cumhuriyet dönemi Türk şiiri Necip Fazıl’sız tarif edilemez”

Prof. Dr. Harmancı, 1983 yılı mayıs ayında vefat eden Necip Fazıl’ın 79 yıllık ömründe 70 eser bıraktığını, ayrıca çıkardığı Büyük Doğu yayınlarının 97 cilde ulaştığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Her şeyden önce 20’nci yüzyıl Türk edebiyatından Necip Fazıl’ı aldığımızda büyük bir boşluk doğacağı kesindir. Cumhuriyet dönemi Türk şiiri Necip Fazıl’sız tarif edilemez. İlk şiiri 1923’te, o 19 yaşındayken Yeni Mecmua’da çıktı. Fransa’da bir Baudrillard neyse Türkiye’de de aynı değerde bir şairdir Necip Fazıl. O, Büyük Doğu’yu çıkarmaya başladığı 1943’ten ölümüne kadar geçen sürede kendisini bu millete adadı. Şairliği ve yazarlığının dışında onun bu aksiyonu önemlidir. Mesela onun ilk dergisi Ağaç’tır ve altında şöyle yazar: Sanat, Fikir, Aksiyon. Necip Fazıl, aksiyon kelimesini hep kullanmıştır. Necip Fazıl’ın bu ülke için bir diğer anlamı da budur. Yani Necip Fazıl, sessiz yığınların sesidir ki o sessiz yığınlar tüm Türkiye’dir. Necip Fazıl, Türkiye’nin vicdanıdır. Yüksek bir özgüvene, karizmaya ve üstün zekaya sahiptir.”

Prof. Dr. Harmancı, Necip Fazıl’ın İstanbul’da 1904 yılında Çemberlitaş’ta bir konakta doğduğunu ve elit bir aileye mensup olduğunu belirterek şunları dile getirdi: “Dedesi İstanbul’un en tanınmış hakimlerinden olan Mehmet Hilmi Efendi’dir, babaannesi Zafer Hanım da Paşa kızıdır. Hayatında dedesi Mehmet Hilmi Efendi ve babaanesi Zafer Hanım’ın yanı sıra edebiyat hocası İbrahim Aşkî ve manevi hocası Seyyid Abdulhakim Arvasi önemli şahsiyetlerdir.”

Yükselen Materyalizme Karşı Açılan Manevi Cephe

Necip Fazıl’ın otuz yaşında Seyyid Abdulhakim Arvasi ile tanışmasıyla birlikte ciddi bir dönüşüm geçirdiğine dikkat çeken Harmancı, onun “Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum; gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” dizelerinde bu dönüşümü dile getirdiğini ve Çile şiirinde de bu karşılaşmayı anlattığını ifade etti.

Necip Fazıl’ın hayatının her döneminde, madde karşısında ruhçu olduğunu belirten Harmancı, “Necip Fazıl, modernist İslami akımları eleştirir, bu manada gelenekseldir.” şeklinde konuştu. Türkiye’de bütün düşünce insanlarının dergisi olduğuna dikkat çeken Harmancı, ana

meselenin, dünyadaki pek çok örneklerinde de görüldüğü gibi “yükselen materyalizme karşı manevi bir cephe nasıl açarız” sorusu olduğunu belirtti.

“Necip Fazıl, bir nesil değil, birkaç nesil yetiştirmiştir”

“Necip Fazıl, bir nesil değil, birkaç nesil yetiştirmiştir.” diyen Harmancı, 1943-1978 yılları arasında 15 kez yeniden çıkan Büyük Doğu dergisinin giderek edebiyat dergisi olmaktan daha politik bir hale geldiğini belirterek “Büyük Doğu, Necip Fazıl’ın neredeyse ölümüne kadar çıkmıştır. O zaman İslami düşünceyi temsil eden başka bir dergi yoktu. Necip Fazıl’ın bütün mücadelesini bu dergi üzerinden takip edebiliriz. Hatta 20’nci yüzyıl Türk tarihini bile buradan takip edebiliriz.” dedi.

Programda Necip Fazıl ile dostluğu olan kişilerden Konya İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Mehmet İncili de canlı yayına bağlanarak Necip Fazıl ile olan anılarını paylaştı. Mehmet İncili şunları dile getirdi: “Üstat, son yüzyılın kahramanlarının en önemlilerinden ve İslamcı hareketin en önemli figürlerinden birisidir. Kendisinin evine giderdik, giderken de arkadaşlarımızı götürürdük. Cumhuriyet’in ilk yıllarında zeki insanlar Avrupa’ya çeşitli ülkelere gönderilmiştir. Üstat, Fransa’ya gitmiş fakat tahsilini tamamlayamadan gelmiştir. 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan sonraydı. Üstat yazılarını vermek için Bab-ı Ali’ye gelirdi. Haftada iki kere gelir, yazılarını verir dönerdi. Bizler gençler olarak onu dört gözle beklerdik. Üstat, anarşistlerin cüretinden ve bizim pasifliğimizden rahatsız olurdu. Üstat gibi insanlar çocuk kadar saf olurlar; bazen de bütün milletin yuttuğu bir şeyi yutmazlar.” İncili, Necip Fazıl’ı Konya’da konferans vermek üzere şehre davet ettiğini ve derme çatma bir salonda konferans verdiğini ifade ederek “Salonun yıkılma ihtimaline karşı salonun bir kısmını boşalttık. Konferans sırasında Üstat’a saygımdan arkasında bekliyordum. Aslında böyle bir insanı Müslümanların daha el üzerinde tutması gerekiyordu.” dedi.

Vefat yıl dönümünde Necip Fazıl’ın kişiliğinin ve eserlerinin değerlendirildiği program, şairin “Bendedir” şiirinin okunmasıyla sona verdi.