'25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' dolayısıyla Karaman Valiliği Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, KADEM ve KMÜ Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğinde düzenlenen panele, Vali Yardımcısı Oğuz Şenlik, KMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Dursun Odabaş, Belediye Başkan Yardımcısı Eyüp Hüsamettin Aslan, il ve üniversite protokolü, üniversite personeli, davetliler ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan program Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Dursun Odabaş'ın açış konuşması ile devam etti.

"Şiddet tarifi olmayan bir durumdur"

Prof. Dr. Dursun Odabaş, şiddetin tarifi mümkün olmayan bir durum olduğunu vurgulayarak, "Bizler Hz. Peygamber'in hanımlarına bir kere bile elini kaldırmadığı bir geçmişten geliyoruz. Şiddet, insanın kabul edemeyeceği bir durumdur. Şiddetin insani, ahlaki ve dini hiçbir boyutta açıklaması olamaz. Toplum olarak çok kötü bir durumdayız. Düzenlenen bu programın hayırlı ve yararlı olmasını diliyorum." dedi.

"Diziler şiddet yerine merhamet ve sevgi aşılamalıdır"

Açış konuşmalarının ardından panele geçildi. Panelin moderatörlüğünü yapan KMÜ Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve KADEM İl Temsilcisi Öğr. Gör. Dr. Hasibe Ceyhan, televizyon dizilerinin masumiyetini kaybetmemesi gerektiğini, dizilerden şiddet aktığını ve şiddetin bu yolla normalleştirildiğini ifade ederek, "Diziler şiddet yerine merhamet ve sevgi aşılamalıdır. Aile konularında İslam'dan beslenilmelidir. İslam dininde yer alan eşler arasındaki düzenleyici tavsiyeler çok iyi anlatılmalıdır." şeklinde konuştu.

"Günümüzde şiddet sıradanlaştı"

Panelde ilk olarak söz alan KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ali Bayer, 'Aile İçi Şiddet Nedenleri Etkileri' konusunda sunum gerçekleştirerek günümüzde şiddetin sıradanlaştığını vurguladı.

Dr. Öğr. Üyesi Bayer, "Şiddet, günlük hayatımızı derinden etkileyen ve her geçen gün etkisini daha da hissettiren bir olgudur. Şiddetin bu denli toplumsal hayatın içinde yer alması, şiddetin 'kanıksanmasına' yol açmaktadır. Yapılan araştırmalarda aile içinde yaşanan şiddetin, özellikle kadına yönelik şiddetin, kadınlara eşleri, babaları, eşinin ailesi, erkek kardeşleri ve diğer aile üyeleri tarafından uygulandığını ortaya koymaktadır. Aile bireylerine yönelik araştırmalar şiddetin çok boyutlu ve çok yaygın bir sosyal problem olduğunu ifade etmektedir. Diğer taraftan erkeğe karşı kadın tarafından fiziksel şiddetin dışında farklı şiddet biçimlerinin uygulandığı hem Batı'da hem de ülkemizde yapılan araştırmalarda vurgulanmaktadır." dedi.

"Şiddet dini motiflerle meşrulaştırılamaz"

Şiddet uygulayan kişilerin yaptığı davranışı dini motiflerle meşrulaştırdığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Bayer, "Şiddet sadece gören kişiyi değil, şiddete şahit olan kişilerin psikolojik durumlarını, özellikle psiko-sosyal gelişimini de etkilemektedir. Aile içi şiddetin önlenmesinde iş yeri mesai ve çalışma şartlarının yeniden gözden geçirilmesi, kadının her bakımdan güçlendirilmesi, kadının ve erkeğin eğitim düzeylerinin yükseltilmesi, aileye yönelik eğitimlerin artırılması, çocukların eğitiminde özellikle babanın etkin katılımının sağlanması, aile içi iletişimdeki aksamaların giderilmesi gibi şiddete karşı farkındalık uygulamalarının sadece yasal çerçevede değil, tüm toplum katmalarında yer bulmasının sağlanması sağlıklı aile ve toplum idealine ulaşmada önemlidir." diyerek sözlerini noktaladı.

"Her insan tek, biricik ve kıymetlidir"

Panelde söz alan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Psikologu Şeyda Doğan ise Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), Alo 184 ve Kadın Destek Uygulaması (KADES) konuları hakkında katılımcıları aydınlattı.

Psikolog Şeyda Doğan, "Her insan tek, biricik ve kıymetlidir. Şiddet konusunda tek bir kişinin ya da kurumun mücadele etmesi yeterli değildir. Tüm toplum olarak bu konuda mücadele etmeli ve kararlılık göstermeliyiz. Hepimizin bu konuda sorumluluğu var." dedi.

Panel, hediye takdimlerinin ardından toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.